30 Aralık 2014 Salı

31. Hafta & Doğuma Hazırlık ve Nefes Çalışmaları Eğitimi

Bu hafta yine dolu dolu geçen haftalarımızdan biriydi ve sanırım bundan sonrası hep böyle olacak :)

En heyecan verici olan ilk nst maceramızdı, ben biraz pimpirikli olduğumdan bir kaç kez bebek hareket etmiyor galiba diye telefona sarılınca, nst kaçınılmaz oldu.

Doktorumuz aslında gerek olmadığını, bebek ve anne sağlığı açısından risk görülmüyorsa nstnin çok gerekli olmadığını pek çok doktorun ve hastanenin ticari kaygı ile anneyi sık sık çağırdığını da ekledi. Doktorumu bu yüzden seviyorum, her zaman açık sözlü olması ve gerekmedikçe telaşlandıracak açıklamalarda bulunmamasının hamileliğimin bu kadar huzurlu ve rahat geçmesinde büyük rolü var.

Kontrolümüz çok şükür yine çok güzeldi. Prensesimiz büyümüş, dudakları çok tatlıydı köfte köfte :) Gözümün önüne geldikçe mıncırasım geliyor. Mıncırmak demişken sanırım arada sapıtıyorum, bazen dişlerimi sıkarak karnımı severken buluyorum kendimi. Yavruma kıyamam, ağzını yüzünü yutmasam bari.

Nst de Murat'ta bende çok heyecanlandık, sanki doğum için hastaneye yatmışım gibiydi. Bu bile böyleyse doğum heyecanını tahmin dahi edemiyorum.

Sevdiceğimin Sürprizi ''Biblo bebeğin ayakları, nasıl tatlı''
Bir yandan yoğun hazırlıklarımız devam ediyor, istiyoruz ki her şeyde bizim emeğimiz olsun. Karı koca akşam eğlencelerimiz belli, aklımızdakileri tamamladıkça listeye bir tick atmak üzerimden bir yük alıyor sanki. Malum bir aralar hiçbir şey yetişmeyecek diye bunalıma girmeye çalışıyordum :)

Bu hafta artık duygusallaştığımı hissediyorum, bir akşam dışarı çıkmadan önce makyaj yaparken duygulandım, çok değişik ağlarken bile huzur duyabilir mi insan.. Duyuyormuş, az kaldı hissi varya o çok bambaşka bir şey. İrem Derici- Kalbimin Tek Sahibine şarkısını hep eşim için söylerdim, şimdilerde miniğime de hitap ediyor. İki gözüm iki çeşme bir mutluluk :)

Bir de bebeğimin kime benzeyeceğini çok merak etmeye başladım, gözümde canlandırmaya çalışıyorum bakalım kime benzeyecek, nasıl olacak. Kardeşlerim de sık sık rüyalarında görüyorlar :) Böyle rüyalardan uyanmak istemiyorum. Doğum rüyalarım da ayrı bir tattta :) Hepsinde her şey yolunda gidiyor, dilerim rüyalarımdaki gibi olur.

Her geçen hafta daha çabuk yorulmaya başladığımı farkediyorum, ama bir yandan da daha fazla koşturmadan edemiyorum. Önceden olsa hep enerjisiz hissederdim kendimi, hele ki yorgunsam asla bir şey için uğraşmazdım ama hamilelikle birlikte değişti bu durum 'bebeğim için' duygusu var ya her şeyin önüne geçiyor. Çok sabit kaldığımda ya da çok ayakta kaldığımda bel ve sırt ağrılarım başlıyor, anlıyorum ki son çağrı, hoop dinlenme ve keyif moduna alıyorum kendimi :) Anneler her şeyin kolayını bulur değil mi ;)

Ve bir sorunum var! Çikolata! Ekşici tuzlucu olan ben nasıl olduysa çikolata aşermeye başladım, öyle böyle değil. Evde kaç tane varsa bitirene kadar mekik dokuyorum :) Buzdolabı kedisi oldum. Ve sonunda hamileliğin başından beri hiçbir kapatıcı ve fondötene gerek kalmayan, tüm kusurları kapanan yüzümü tek bir sivilce ile taçlandırdım. Ama ne sivilce yanağımın ortasında ve etrafı morumsu bir renk. O kadar çikolataya az bile.. Bunun yanında çok daha fazla su içmeye başladım. Bir doğru bir yanlışı götürür mü hangisi baskın gelir bilinmez ama çikolatayı bırakmam gerektiği bir gerçek.

Bu haftanın kapanışını da Doğuma Hazırlık ve Nefes Çalışmaları Eğitimi ile yaptık. Biz eğitimi Doula Anne Esra'dan aldık. Kesinlikle tavsiye ederim, sadece doğal doğum değil sezeryan doğum hakkında da bilgilendik. Gönlümden geçen hamileliğimin başından beri normal doğum yapmak ama bazı durumlarda sezeryan kaçınılmaz olabiliyor, bebeğin hangi doğumu seçeceği de belli olmadığından eğitimde bu konunun da  ele alınması içimi rahatlattı diyebilirim. Ama siz yine de bana dua edin normal olsun :)

Eğitimde doğum sürecini bekleyen hamilelere en çok faydası olacak şey nefes çalışmalarıydı, ve bu çalışmalar öyle keyifliydi ki kuş gibi hafiflemiş olarak ayrıldık eğitimden. Bir de eşlere masaj teknikleri öğretiliyor yaşadık hanımlar :) Esra Hanım'ın enerjisi ise günü güzelleştiren en büyük etkenlerden. Eğitimler aylık olarak düzenleniyor, hatta bu aralar ön görüşme de var. Ayrıntılı bilgi almak için Esra Hanım ile görüşmenizi öneririm.


Yeni yılı karşılamaya hazırlanırken Lösev Dükkan'dan şirin takvimlerinizi alıp, miniklerimizi mutlu etmeyi unutmayın :') Biz hafta hesabı yapmaya bu cici takvimlerle devam edeceğiz. 2015 hepimize başta sağlık olmak üzere gönlümüzden geçen tüm güzellikleri getirsin ^.^ Bizi de sağlıkla, hayırlısıyla canparemize kavuştursun inşallah. 


Hep sevgiyle ^.^

32+2

(Bugün kar yağmaya başladı, hep böyle hayal etmiştim; yılbaşı gelecek, karlar yağacak ve sonra kızımızı kucağımıza alacağız. İnşallah Allahım inşallah..)

26 Aralık 2014 Cuma

30lu Haftalara Merhaba :') 'Anne Bebek Fuarı'

30lu haftalara da başladık, zaman su gibi demiş miydim? Bu aralar iki duyguyu bir arada yaşıyorum. Bebeğime kavuşmak için sabırsızlanıyorum, çok çok heyecanlıyım ama aynı zamanda onu karnımda taşıyamayacağımı düşündükçe hüzünleniyorum. Annelik ruh haline iyice bürünüyorum sanırım, tüm coşkulu duygular bir arada anlayacağınız. Bu özel ve kutsal zamanlarını şükran ve sevgi ile karşılayan her anne adayı meleği ile aynı vücuttan ayrılacağını düşündüğünde hissetmiştir bu duyguyu. Size şimdiden en büyük tavsiyem kesinlikle hamileliğinizin tadını çıkarmanız olur. Evet vücudumuz değişiyor, evet tüm duygu durumumuz alt üst olabiliyor ancak sonunda Allah nasip ederse öyle güzel bir varlıkla mükafatlandırılacağız ki her şeye değer.. Dolu dolu, tüm mutluluğumu sonuna kadar yaşadığım için, eşimle her şeyi paylaşabildiğimiz için çok mutluyum, hep iyi ki dedim..

30. haftada artık ağırlaşmaya başladığımız hissediyorum. Kilo alımım çok güzel gidiyor, onca kaçamağa ve hamileyim şimdi yemezsem ne zaman yiyeceğim fikrime rağmen çok iyi durumdayım. Ama olay sadece kilo alıp almamak ya da dışarıdan bakıldığında kocaman bir göbeğin olup olmaması değil, hamileliğin ilerlemesi. Dolayısı ile bende de sırt ağrıları ve hafiften penguen yürüyüşleri başladı :) Bir de kızımın göbek deliğimle bir alıp veremediği var, bir bakıyorum dışarı pırtlamış tamam diyorum minikkuş galip geldi, bir bakıyorum göbek deliğim kendini affettirmiş eski yerine yerleşmiş :) Şimdilik ite kaka geçiniyorlar ama ilerleyen zamanlarda göbeğimin kapı önüne konulacağı bir gerçek :D Göbeğim demişken belli belirsiz bir linea nigra göbeğimin alt tarafında oluşmaya başladı. Hamileliğin şanındandır ;) severim onu da.


Uykularım çok şükür düzenli, akşamları sıvı alımını gündüze oranla azalttığımdan beri daha da rahat ediyorum. Sabahları öyle derin uykuda oluyorum ki uyanmış olsam bile ayılmak biraz zaman alıyor. Bizde midem guruldamadığı sürece prensesimle yatak keyfi yapıyoruz.

Hazırlıklarımız ise iyice hızlandı, rüyalarımda kurdeleler, taşlar vs görmeye başladım :) Benim gibi pembe ve sim pul hastası birinin kız evladı olmaya görsün :) Yok yok abartmıyorum, hiçbir şeyin meleğimin önüne geçmesine izin vermem. O saf o temiz halini hiçbir şey gölgelememeli. Azcık süsleniyoruz o kadar ;)

Bu haftanın kapanışı süper oldu. IBS Anne Bebek Çocuk Fuarı'ndaydık. Çok keyifli bir gündü, ufak tefek eksikliklerimizi de tamamladık. Mesela en kararsız olduğumuz şeylerden biri nasıl bir sling alacağımızdı. Günlerce araştırıp karar veremediğimiz slinge yarım saatte karar verip aldık. (Ayrıntılar koccimden, teknik işler müdürümüz o ;) ) Bir de cupcakeli kundağımız var ki evlere şenlik :) Tanıdığım blogger arkadaşlarımı yeniden görme fırsatım oldu ve tanımak istediğim bazı blogger annelerle de tanıştık, biz çok mutlu ayrıldık fuardan. Ama bütün alışverişi yapmak için fuarı beklemeli miyim diye sorarsanız kesinlikle beklemeyin derim. Aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir fuar değil, yeni ebeveynlerden ya da alışverişe gelenlerden daha çok çocuk eğlendirmeye gelen kişilerle doluydu, biraz gereksiz bir kalabalık vardı diyebilirim. Biz açıldığı saatte oradaydık, fazla kalabalık bastırınca ayrıldık.

Dönerken Ikea'ya gittik zaten İstanbul'a gitme sebeplerimizden biri Ikea'ya uğramaktı. Kızımız için alışveriş yaptık, yine ayrıntılar için Murat'ın alışveriş yazılarını bekleyin ;)

Bugün 32. haftamıza başladık, hafta bitmeden 31. hafta hamilelik günlüğümü de yazmış olacağım. Bu aralar iyice hamileliğin tadını çıkardığımdan çok sık yazamadım ama arayı kapatacağız.

Hep sevgiyle ^.^

18 Aralık 2014 Perşembe

Bebek ve Doğum Alışveriş Listesi - 1

Merhabalar tekrardan,

Geçtiğimiz aydan itibaren artık bizim açımızdan çok hareketli zamanlar. Gözde’nin bir arkadaşının düğünü için Bursa’ya gitme planı belinin aniden tutulması ile ertelenmişti. Annemizin tüm ağrıları iyileştikten sonra  annemizi Bursa’ya gönderdik.  Bende akşamları kendime fırsat bilip bebek ve doğum ile ilgili alınması gerekli malzemeler konusunda araştırma yaptım. Aslına bakarsanız son zamanlarda neredeyse her gün kızımız ve doğum ile ilgili sürekli araştırmalar yapıyordum. Eşimin de Bursa’ya gitmesiyle akşamları daha bir haşir neşir oldum bilgisayarım ile. İnternette pek çok site ve forum var bu konularda yardımcı olabilecek, bunların başında Donanımhaber forum sitesinin Bebek İçin Acil İhtiyaçlar bölümü geliyor :) Bu konu başlığı altında benim gibi pek çok kişi var. Dolayısıyla tavsiyeler havada uçuşuyor ve aralarından gerekli olanları seçip çıkarmak da bana düşüyor. Eşim ve ben kendimize göre alınması gerekenler listesi yapmıştık ancak hangi marka hangi model? İşte esas soru bu :)



Etrafımda sayfalarca aldığım notlar var almamız gerekenler ile ilgili. Bu kadar araştırmaya gerek var mı diyebilirsiniz; ben eğer bir ürün alacaksam öyle mağazaya gidip sar bana oradan bir led tv veya ana kucağı :) diyemem. Bana göre değil bu tarz alışveriş. Artık piyasada aynı işlevi gören çok fazla ürün var, içlerinden en uygun olanı seçmek benim elimde. Hem eşim için hem kızım için en güzeli en iyisi olsun isterim.

Bu hafta aldığım ürünlerin bazılarından bahsetmek istiyorum;
Ana Kucağı: Brightstars Disney Minnie Ev Tipi Ana Kucağı

Ana kucağı seçiminde bu ürünü görene kadar bayağı zorlanmıştık. Ne renk olsun, modeli nasıl olsun, salıncaklı tip mi daha kullanışlı olur diye düşünüyorduk ancak Disney Minnie görünce kesin bu olmalı dedik.  Belki de en çok kullanacağımız ürünlerden biri olacağı için hem malzeme kalitesi hem de görünüşü bizim için çok önemliydi. Ayrıca titreşim ve melodi özelliğinin olması da artısı oldu. Gözde Bursa'da iken nereden temin edeceğim konusunda ufak bir araştırma yapıp siparişi verdim.  Hatta gelir gelmez evde hemen ana kucağını kurup eşim ile paylaştım fotoğrafını. (En sevdiğim olay kargo kutusu açmak hele ki doğacak kızım ile ilgili olması eşsiz, müthiş bir duygu) İnternet sitesinden göründüğünden daha şirin bir ürün, yumuşacık kumaşı var. Üst taraftaki kemerinde 3 tane oyuncak var (Minnie Mouse yumuşak peluş, yumuşak içi su dolu diş kaşıma oyuncağı ve plastik kelebek).

Oyun Halısı: Tiny Love Gymini 5 Hareket Merkezi Prenses

Bu olay müthiş; bebeğiniz doğduğundan itibaren kullanabileceği, üzerine beraber oyunlar oynayacağınız ve modeline göre değişen pek çok ilgi çeken minik oyuncak bulunan bir ürün. Oyun halısı için önümde 2-3 model vardı, ana kucağı gibi pek kararsızlık yaşamadım. Ben bulduğum ürünleri Gözde'ye gösteriyordum, beraber değerlendiriyorduk. Beğendiklerimizi inceleyip önceden alıp kullanan ailelerin yorumlarını okuduk, Youtube'dan ürünün inceleme videolarını izledik. Oyun halısı alırken dikkat edilecek birkaç nokta var; kullanılan malzemenin kalitesi, ürünün ebatları( genelde yuvarlak yada  kare şeklinde, yaklaşık 1m civarı oluyor), üzerinde bulunan oyuncakların çok çok küçük olmamasına dikkat edilmeli, çocuğunuzun cinsiyetine göre renk seçimi de yapmak sizin elinizde.

Tiny Love’ın bu ürünü 115 cm civarında, üzerinde 7 değişik oyuncak var. Halı üzerinde bebeklerin eliyle sıkıp hışırtılı sesler çıkarabileceği peluş oyuncaklar var. Yumuşak ve plastik asılı oyuncaklar mevcut ve aynı zamanda farklı melodilerde müzik de çalabiliyor. Fotoğrafta da görüldüğü üzere oyuncakların asılı olduğu iki kemer bulunmakta. Bu kemerler yukarıdan bir aparat ile ister tam ortada birleştirebiliyorsunuz isterseniz halının kenarına doğru da getirebilirsiniz. Ürünün montajı da oldukça kolay ve tabii ki zevkli. Herşey cıvıl cıvıl, bence Masal çok şanslı bir bebek :)

Bebeğim ile beraber içerisinde yatıp oyun oynamayı düşünmek müthiş mutluluk veriyor bana, bunun için sabırsızlanıyorum.

Oyun halısı geldiğinde akşam sabırsızlıkla kurulumu yaptım sonra içine yatarak bir öz çekim yaptık ve hemen annemize gönderdim fotoğrafı, sevinçler mutluluklar paylaştıkça artar ve anlam kazanır.

Tarak ve Fırça: Chicco

Çok fazla araştırmaya gerek kalmadan alabileceğiniz bir ürün. Piyasada satılan kaliteli 4-5 firmanın ürünlerini herkes beğenerek kullanmakta. Biz de tercihimizi bu kategoride Chicco’dan yana kullandık. Tabi ki de rengimiz Pembe :)

Tarak-Fırça ürünlerinde en çok fırça kullanılıyor ve fırçanın kıllarının yumuşak olması çok önemli. Bebeğimizin kısacık ve az olan saçlarını tarayacağız, hatta kızımızın bundan zevk alacağını düşünüyorum.

Tırnak Makası: Chicco

Yine Chicco’nun standart bebekler için özel ürettiği minik makasını tercih ettik. Bu ürünü tercih etme sebebimiz, bebeğin parmak ve tırnak yapısı çok çok narin olduğu için tırnak makasının yara yapabileceği korkusu ile minik makas ile tırnaklarını kesmeyi düşünüyoruz. Umarım tırnaklarını kesebilecek cesareti kendimde bulurum, çünkü pek çok bebek yeni doğduklarında tırnakları uzamış oluyor ve kesmek gerekiyor, düşünsenize o narin incecik tırnakların kesilme anını, yerim yerim ben o paynakcıkları :)

Biberon: Dr Brown's

Bu konu çok karışık internette pek çok kullanıcı yorumu ve farklı markalara ait ürünler var. Bunların bi kısmı BPA içermeyen plastik biberonlar  ve birde cam biberonlar. Cam biberon ilk akla geldiğinde, saf şeffaf hijyenik olarak biliniyor. Ama yorumlara bakarsanız cam biberonların ağır olduğu bebek elinden düşürebildiği yazıyor. Açıkçası okuduğum kitaplarda özellikle ilk 6 ay cam biberon kullanımını tavsiye ediyor. Bu süreç içerisinde bebek zaten kendisi biberonu tutamayacağı için,  siz tutacaksınız hatta belki bebeğiniz anneden emmeyi çok sevecek ve biberon hiç kullanmayacaksınız. Bu yüzden çoğu kişi de biberon almayı düşünmez ilk aylar için. Ama yine de yanınızda 120 - 125 ml cam biberon bulundurmanın faydası var. Plastik biberonlar için her ne kadar %0 BPA oranı olduğu denilse de, siz biberonu mikropları arınsın diye kaynar su ile yıkarken plastik kimyası değişecektir.

Biz biberon olarak Dr.Brown’s un Doğal Akış Cam biberonunu tercih ettik (125ml hacimde). Bu markanın iddiası aynı zamanda bebeklerde gaz oluşumunu azaltmak. Biberon içerisindeki özel bir kamış vasıtasıyla bebek biberondan süt veya mama içerken hava kabarcıkları miğdesine gitmiyor. İnternette de kullanıcı yorumlarına bakarsanız bu konuda başarılı olmuşlar.  Yalnız biberon cam olduğundan gerçekten ağır, tahminimden çok daha ağırmış. Öyle yere düşüp kıralacağını da düşünmüyorum. Biberon içerisinde özel temizleme fırçası ile birlikte geliyor bilginiz olsun, ekstra bir temizleme aparatı almanıza gerek yok.

Alışveriş yazılarımın devamı gelecek, ürünler hakkında herhangi bir sorunuz olursa yorum olarak bırakabilirsiniz. Fazla fazla araştırmış bir baba adayı olarak elimden geldiğince yardımcı olurum :)

Sevgiler, Eylül Masal'ın babası

13 Aralık 2014 Cumartesi

28. ve 29. Hafta 'İçimde Kıpır Kıpır Oyunlar Yapan Bir Kelebek Var'

Yine 2 hafta bir arada oldu maalesef ama 'çocuk da yaparım kariyer de' deyince böyle oluyor. Doğumdan önce tezimi teslim etmek istiyorum, sonrasında kızımla geçireceğim zamanların bir dakikasında bile başka bir şeyle meşgul olmak istemediğim için dişimi sıkıp istemeye istemeye de olsa nihayet o tezin başına geçtim ve Perşembe günü itibari ile ilk kontrolü atlattım. Dünden beri keyfimiz iyice yerinde anlayacağınız, ense yapıyoruz minnak kelebeğimle :') Hatta ne yapacağımı şaşırmış vaziyetteyim elime bir örgümü alıyorum, bir kitabımı alıyorum arada sosyal medyada takılıyorum kısaca finaller sonrası rahatlık diye tanımlayabilirim bugünkü durumumu :)

Yarın da İstanbul'a gidiyoruz, İBS Anne Bebek Çocuk Fuarı'na gideceğiz, oradan da Ikea. Güzel bir haftasonu bizi bekliyor :) Hamileliğimin en başlarında Aralık ayı gelsin tamamdır diyordum, Aralık ayında zaman daha bir hızlı akıyor sanki. Hazırlıkların en keyifli kısmına geldiğimizden olsa gerek (yazar burada tezi yaşanmıyor saymakta, hihi ;) )


28.haftamda rüyamda ilk kez kendimi doğum yaparken gördüm, vallahi çok kolay oldu :) Üzerine de HypnoBirthing Mongan Yöntemi kitabını okumaya başlayınca tamam dedim oldu bu iş, hatta Murat'a ne zaman gidiyoruz doğuma diye sormamla gülmeye başlaması bir oldu. Ben rahat ve mutlu olunca daha bir mutlu oluyor canım sevgilim.

Mutlu anne = (önce) mutlu baba = doğal sonucu olarak mutlu bebek

Ben de mutlu olunca çok güzel oluyorum hakkımı yemeyeyim, keyif danslarımı kızıma aktaracağım günleri iple çekiyorum. Benim danslarımı kızımızda hayal ediyoruz da bakalım Murat ne yapacak iki çatlakla ;)

Haftanın ilk günü kızım her zamanki hareketli haline göre biraz daha sakin olunca durdum durdum kurdum kafamda, sonra tam doktora gidecekken sinirlerim boşaldı ağlamaya başladım. Meğer bizim minik keçi bunu bekliyormuş, kıpır kıpır takla atmalar dönmeler, ben ağladım o oynadı. Kıyamadı anacığına biz de gitmekten vazgeçtik zaten Salı günü kontrol günümüzdü ertesi sabah kontrole gittik.


Çok çok güzeldi prensesim, iyice büyümüş. Yine sabah gittik ve geçen seferki gibi aynı saatlerde uyanıyordu kızımız. Uyurken izledik bir süre, önce kıpırdanmaya başladı sonra minnoş ağzını kocaman açıp esnedi ve elleriyle gözlerini ovuşturmaya başladı. Aşık olduk bir kez daha ağzını yüzünü yediğime.

Doktorumuzla doğum fotoğrafçısını konuştuk, hastane biriyle anlaşmalıymış. Tesadüfen bir kaç gün önce görüştüğüm kişiler olması içimi rahatlattı, bilmediğim bir fotoğrafçı ile çalışmak istemem. Hastane odası süsleme için de anlaşmalı oldukları bir firma varmış ancak yaptıkları işleri hiç beğenmedim. Kapıya şu çiçekçilerde satılan uyduruk kapı süslerinden asıp oda içine de bir iki tül parçası serpiştirmişler.. Cıks bir prensese hiç layık değil. Aklımdaki planları harekete geçirmeye karar verdim, ne varsa ana babalarda var vallahi. Anlayacağınız internet didik didik edilecek, umarım aradıklarımızı buluruz.

Bir de tetanoz aşımızı vurulduk bu hafta, bu kez akıllı davrandım sağ omzumdan vuruldum. Gerçekten ağrısı çok farketti, sol taraftan vurulduğumda çok ağrı olmuştu, sağ tarafa fazla yatmadığım için daha çabuk atlattım. Bundan sonraki aşı Mayıs ayında, kızımın 3. ay aşısına denk gelecek. Ay içim sızlıyor vallahi şimdiden düşündükçe.. Allah kocama sabır versin, ben görmeye dayanamam aşı vurulurken.


29.haftamız da bebeğimle çoğunlukla evdeydik. Cankuşumun hareketlerini daha daha net hissettim ve artık göbeğimi yamultmaya da başladı. Özellikle göbeğimin sola doğru yamulduğunu gördüğümüzde şoku atlattıktan sonra gülme krizine girdik. Totosu ya da başı oradaydı ve en güzeli okşadığımızda onunla konuştuğumuzda orada beklemesi.. Artık ciddi ciddi iletişim kuruyoruz. Murat ile aşklarını kıskanmıyor değilim, koca gün sakin sakin dolanırken baba geldikten sonra bir hareketlenmeler bir oynaşmalar. Ne yapalım kader böyle kızlar babalarına aşık oluyor :) Bana da keyfini çıkarmak düşer ne de olsa ben de kız evladıyım halden anlarım ;)

Uyku düzenim fena değişti, önceleri sabah erkenden uyanıyordum. Şimdi uyuyup uyanıp öğleni buluyorum, bir uyku mayalamadır ki sormayın gitsin. Sonra diyorum az kaldı, uyuyamayacaksın yat yatabildiğin kadar :)

29. haftamızın son günü blogger etkinliğindeydik kızımla. Çok keyifli çok güzeldi. Göbeğine kalp kondurulmuş kurabiyemi görünce nasıl mutlu oldum anlatamam. Aldığım en anlamlı hediyelerden biri. Bir de prensesimin İrem ve Mehtap teyzeleriyle tanışması :) Ellerini göbeğime koydukları gibi bir tepik atıverdi, benim kız sosyal olacak belli. Ana kız gezer dururuz artık, annesi günlere gidiyordu şimdi devir değişti event event gezeriz minnoşumla :)

Bizden haberler şimdilik bu kadar olsun :) Bugün hava çok güzel, yarını iple çekiyoruz. Yaşasın bebek alışverişi ;)

Hep sevgiyle ^.^
29+6

26 Kasım 2014 Çarşamba

Cankızımı Beklerken 26. ve 27.Haftalar

Açımmmm.....



Şu iki haftayı tek bir kelime ile özetleyecek olsam sanırım açlık olurdu.. Aslında iştahım açık demeliyim çünkü yeme isteğimden gözümün dönmediği nadir anlarda yokluyorum kendimi, yok vallahi midem dolu boşluk hissetmiyorum ama yeme arzumun önüne geçemiyorum. Bu kadar da olsun canımm, yarasın kuzuma da bana da. Löp löp et ve pıt pıt yağ olmadığı sürece yaramasında herhangi bir sakınca yok ;) Ve itiraf etmeliyim hep zararlı ziyanlı şeyleri çekiyor canım. Kendimle yeterince yüzleştiğime göre bu tatsız konuyu burada kapatalım bence :)

Bu 2 haftaya damgasını vuran en belirgin semptomlardan biri de 
uykusuzluk oldu. Uykum var hatta akşam dokuzu görmeden içim geçmeye başlıyor, zor tutuyorum kendimi uyumamak için gece uyanıp da uykum bölünmesin diye ama yastığa başımı koyduğum anda yarı uykulu yarı uyanık halde dönüp duruyorum sabahın kör saatlerine kadar. Sonra da bir uyku bastırıyor ki saat 10-11'de 100 kere ertelenmiş saatin ancak farkına varıp gözümü zor açıyorum. Neyse ki haftanın sonuna doğru biraz daha düzene girmeye başladı, en azından uyuyabildiğim saatlerde zombi gibi yarı uyanık değilim.


En keyifli zamanlarım ise haftasonuydu, hem gezdik hem alışveriş yaptık kızıma. Vee en azından hastane çıkışlarını yıkayalım diye giriştiğimiz çamaşır yıkama işi öyle keyifli hale geldi ki bugüne kadar prensesime ne aldıysak yıkadık. İnternette uzun araştırmalar sonucunda Dalan Roxy ile yıkamaya karar vermiştik. Tercih etme sebebimiz %100 doğal yağlardan yapılmış olması, çok hafif bir kokusu olduğu için alerji yapma riskinin diğerlerine oranla çok daha az olması. O hafif kokusuna bayıldık, evimiz melek koktu sanki.. Ve yuvamızın bebeğimizle, onun kokusuyla dolacağının hayali.. Allahım onu kucağımıza aldığımızda çıldırabiliriz, hissediyorum. Bir anne baba çamaşır yıkarken de ağlar mı.. Allahım sağlıkla nasip etsin o günleri inşallah, bize ve tüm isteyenlere.

Tamda 27. haftayı bitirdiğimiz gün 3.trimester bizi kasılma ile karşıladı. Böylece ilk kasılmayı (braxton hicks) yaşamış oldum, göbeğimin alt tarafında sertleşme hissettim şükür ki uzun süreli değildi ama korkmadım değil. Doktorum bu kasılmaların hamileliğin ilk zamanlarından beri olduğunu ancak bazı gebelerin hissederken bazılarının hissetmediğini söyledi. Son döneme girdiğimiz içinde sık sık olabileceğini ancak uzun süreli ve sık tekrarlayan periyoda girmesi durumunda kontrole gitmemi söyledi. O günden sonra da olmadı zaten.

Bebeğimin Gelişimi

26.Hafta; Bağışıklık sistemi gelişmeye başlıyor, emme ve yutma becerileri gelişmeye devam ediyor, artık göz kapakları kısmen açılıyor. Kirpikleri belirmeye bşlarken beyninde de sinir hücreleri oluşuyor.

27.Hafta; Belli aralıklarla uyuyup uyanıyor ve gözlerini kırpıyor. Gözleri ışık ve karanlığa karşı hassastır.  Beyni ritmik nefes alıp verme işini yönetebilecek, vücut ısısını kontrol edebilecek duruma gelmeye başlar. Akciğerleri gelişmeye devam ediyor.

Maşallah prensesime, sağlıkla büyüsün hayırla gelsin inşallah.

Birde kızım artık müziğe tepki veriyor eminim. Salı gecesi sinema gecemizdi, Unutursam Fısılda filmine gittik. Filmde sürekli müzik vardı ve bebicanım kıpır kıpır oynadı durdu, anasına çekecek belli :D

Bebeğimle yaşayacağımız günler için sabırsızlanıyorum, onun bizden bizim ondan öğreneceğimiz çok şey var..

Kokoş prensesin minnak çorapları, Muratla birlikte
bakıp bakıp güldük. Yıkayınca iyice çekti ve
katlandıktan sonraki boyutu baş parmağımın ilk
boğumuna kadar :D


13 Kasım 2014 Perşembe

25. Hafta 'Bol Gezmeli, Kızıma Alışverişli'


Süsü püsü ve farklı şeyleri seven bir anne adayı olarak Çorlu'da doğru düzgün bir şeyler bulamayınca Bursa'ya ya da İstanbul'a gitmeyi fırsat biliyordum. Geçen hafta Bursa hayallerim suya düşünce bu keyfi bir hafta daha ertelemek durumunda kaldım, daha önce aldığımız ufak tefek şeyleri kendi dolabımıza yerleştirince içim rahatlamıştı rahatlamasına ama dolabın o çok boş hali de içimi kemiriyordu, biz yavrumuza bu kadarcık mı şey aldık, yok yok bunları görse gelmez bu bebe diye Murat'la şakalaşmalarımız o uyuduktan sonra beni tırmalamaya başlıyordu (benimle oynasalar da seviyorum hormoncuklarımı :D )

Bursa'ya yola çıkma vakti gelince bir garip telaş ve hüzün sardı içimi, kızımı babasından ayırıyormuşum gibi hissetmeler, yolda bir şey olursa diye korkmalar, sözün özü bol tırmalamalı bir hafta geçirdim. Bir de bu kez Murat beni almaya gelmeyecekti sanırım bu durum da iyice duygusallaştırdı beni, terkediyormuşum gibi hissettim :D (yok yok hala seviyorum hormonlarımı :D )

Bu haftanın özeti gezdik, alışveriş yaptık, yemek yedik, alışveriş yaptık, dinlendik, gezdik, alışveriş yaptık :')

En tatlı, en güzel, en aşklı alışveriş :) Öyle ki düğün alışverişlerini bile sollar. İnsan kendine alırken kolay karar verebiliyor da, söz konusu yavrusu olunca her şeyin en güzeli, en özeli olsun istiyormuş.

Önce annemlerin bebicana aldığı cicileri tek tek sevdik, sonra listelerimizi de çantamıza atıp çarşı, pazar, avm bırakmamacasına gezdik durduk. Aldıkça alası geliyor insanın, her şeyin miniği güzel diye boşuna demiyorlar :)

Bir de araya kına gecesi sıkıştırdık. İçim kımıl kımıl olsa da, iki dönmekle yetindim :) Böylece balböceğim de oyun havalarıyla tanışmış oldu, bu da tarihe geçsin :)


Babası da boş durmadı bu süre içerisinde, o da bir sürü şey aldı. Mesela artık bir ana kucağımız ve oyun halımız var. Evimiz renklendi ayrı bir huzur geldi sanki. Ayrıca bir alışveriş yazısı hazırlayacağım hatta hazırlayacağız, o yüzden neler aldık kısmına bu postta değinmeyeceğim.


Murat bizi yalnız bırakamadı, sürpriz yaptı ve hafta sonu yanımıza geldi :) Bu hafta en dikkatimizi çeken şey, kızımızın hızla büyümesi oldu. Evdeyken her gün farklı profillerden bakardım göbeğime, bu hafta o kadar ayrıntılı inceleyemediğim için sanıyordum ama Murat görür görmez ne kadar büyümüş diye tepki verince anladım. (teyzeler amcalar burada bir maşallah istiyoruz meleğime ;) )

Bir de bizim kız şimdiden babacı olmaya başladı. Murat konuşur konuşmaz bir hareketlenmeler, tepiklemeler şaşkına döndüm resmen. Hareketleri iyice belirginleşmeye başladı, artık gezdiğini anlayabiliyoruz, dışarıdan da görülüyor. Onun hareketlerini takip etmek çok güzel <3

Bebeğim bu hafta nefes alma becerisine sahip, ciğerleri hızla gelişiyor. Annesinin sesini de ayırdetmeye başlamış :) Maşallah kuzuma, sağlıkla büyüsün minikkuşum.

Her geçen gün daha fazla sabırsızlanıyorum. Kokusunu hayal etmek bile bambaşka bir duygu, o minikliği, bezelye parmakları, düşündükçe aşık oluyorum görünce çıldırırım herhalde. Allahım o günleri görmeyi nasip etsin inşallah.

Bana gelince, artık ağırlaştığımı hissediyorum. Daha kontrollü hareket ediyorum, aniden kalktığımda baş dönmesi olabiliyor. Çift yastıkla uyumalara başladım. Çok şükür benim açımdan da iyi gidiyor hamilelik.

Artık daha fazla kitap okuyorum, Murat'ta okumaya başladı. Hiçbir fırsatı kaçırmıyoruz :) Bursa dönüşü otobüste bile okuduk durduk. O dikkatini çeken yerleri bana söylüyor bak böyleymiş diye, ben ona :)

Böyle ilgili olması beni çok mutlu ediyor, bir maşallah da cankoccime :')

Her akşam dolap karşısında duygulanmalı, bir iki damla mutluluktan ağlamalı, bolca heyecanlanmalı seanslarımız devam ediyor. Allahım daim etsin inşallah.

Hep sevgiyle ^.^



3 Kasım 2014 Pazartesi

Bal Kızımla 24. Hafta

Bu hafta en yoğun haftalarımızdan birisiydi, çok eğlenceli bir hafta başlangıcı yapamasak da çok güzel bitti. Ne olduysa Pazartesi günü kahvaltı sonrası oldu. Kızımla keyifli keyifli kahvaltımızı yaptık (malum artık pazartesiler sendrom değil benim için ;) ), tv başına geçtik mailler bloglar derken su almaya kalktım ki; o da ne! Aniden belim tutulmuş, geçer diye düşündüm önce çünkü arada bel ağrılarım olurdu hamilelik öncesi, bu kez hiç bir ağrı olmadan direkt tutulmuştu ama nasıl olsa geçecek dedim. Akşama doğru daha da kötülemeye başladı ve Salı sabahı uyandığımda resmen doğrulamıyordum. İlaç kullanamayacağım için doktora gitmeyi düşünmemiştim ama daha kötü olmasından korktum ve doktorumun da önerisi ile bir beyin cerrahına göründüm. Hamilelikten dolayı MR falan çekilmedim ama doktor çok normal olduğunu, kasların hamilelikte daha güçsüz hale geldiğini böyle tutulmaların olabileceğini söyledi ve oturma sadece uzan gerekmedikçe de kalkma diyerek, bir kaç da ilaç yazarak eve yolladı :) Ne olduğunu artık doğum sonrası öğreneceğim, umarım fıtık gibi bir şey değildir.. İçime sinmeyerek de olsa merhemleri o akşam kullandım üzerine de koccim ılık havlu koydu ve bir güzel uyudum. Sabah kalktığımda hala devam ediyordu, beni üzen ise Bursa'ya gidemeyecek olmamdı :/ Canım arkadaşım Merve'nin düğünü vardı, hem gitmişken kalacak kızıma alışveriş yapacaktım, hem de annemlerle bir sürü planımız vardı ama kısmet olmadı. Doktor bu halde yolculuk yapmamın iyi olmayacağını söyleyince de korkudan riske atamadım, dik yürüyemediğim için karnımda da ağrılar hissediyordum korkmadım desem yalan olur.

Perşembe gününe kadar evden çıkamadım, şükür ki Perşembe sabahı çok daha iyi uyandım. Hemen anne-baba gecesi yaptık ;) Önce yemek sonra da sinema (İncir Reçeli 2'yi izledik, tavsiye ederim) nasıl iyi geldi anlatamam. Sinema arasına da langırt sıkıştırdık, çok keyif aldım. Kızımızın tepikleri eşliğinde film keyfi de ayrı bir güzel oluyor hani :) Son durağımız D&R'dı, orada hep kendimi kaybediyorum öyle ki sadece D&R'a gitmek için evden çıktığımız oluyor. Kitapları seviyorum, dokunuyorum, saatlerce kalabilirim. Hamilelikle birlikte takıldığım bölümler de değişti :) Bir kaç bebek dergisini de kolumun altına sıkıştırdım ve bu geceyi musmutlu bir şekilde tamamladık. Kızım da çok okur inşallah, daha küçücükken kütüphanelere gitmek en büyük hayallerimden.. Kitap kokusuyla büyütmek niyetim.

Cuma sabahı heyecanla uyandık. Şeker yükleme testim vardı. Bu konuda her kafadan ayrı ses çıkıyor, özellikle de Canan Karatay'ın yaptırmayın diye bas bas bağırmalarından sonra herkes prof kesildi. Bu konuda bir sürü şey yazarım da neyse :) Ben doktoruma güvendiğimden ve yaptırmamam durumunda şekerim yüksek ise sonuçları Allah korusun bebeğim açısından çok riskli olduğundan yaptırdım. Kimse yaptırmadım dikkat ediyorum zaten falan demesin, inanmam :) Hele ki hamileyken canınız bir şey çektiğinde ne kadar iradeli olabileceğiniz bir muamma. Zararını bildiğimiz şeyler için demiyorum tabii ki. Ama azcık tatlıdan zarar gelmeyeceğini bence herkes düşünür, hele ki aşeriyorsanız..

Tatlıyla pek aram olmamasına rağmen içerken zorlanmadım ben, içerisinde limon da olunca tadı kırılmıştı zaten. Doktorum benim için 50 gr'lık yüklemenin yeterli olduğunu söyledi, içtiğim miktarda az olunca kolay oldu açıkçası. Zaten hastanemizde taşınmıştı, tertemiz yeni ve kocaman bir binaya. Bunun da mutluluğuyla hastanede gezinirken zaman nasıl geçti anlamadım. Doğum katına çıktık ve boş odalardan birini gezdik. Çok çok güzeldi, neyi nereye koyacağımızı düşündük. Çok mutlu olduk, Allah o günleri nasip etsin inşallah.

Gün içerisinde Murat hastaneyi arayarak sonucumuzu öğrendi, şükür normal çıktı. Hemen pasta yiyip kutlama yaptık kızımla diyeceğim olmayacak ama vallahi de yaptık :)

Cumartesi sabahı yine heyecan ama bu kez daha büyük! Meleğimizin aylık kontrolü gelmişti nihayet. Nasıl güzeldi tarif edemem, nasıl tatlı o ağız, eller, yüz maşallah! Gözümün önünden gitmiyor, hala nazlı kızım yüzünü gösterip hemen saklanıyor. Elleri hep yüzünde, yeni uyanıyordu gittiğimizde. Hatları da daha belirginleşmiş, kilo da almış kızım, geçen kontrolün tam 2 katı maşallah bal böreğime. Ağzını yüzünü yesin annesi. Doktorumuz uzun uzun gösterdi bu kez bize, biz hayran hayran Eylül Masalımızı izlerken minik hanım eliyle yüzünü kapadı ve parmağını burnuna sokuverdi :D Hepimiz bayıldık nasıl tatlı bir görüntü anlatamam, doktorumuz hemen ultrason görüntüsü aldı, günde 100 kere bakıyoruz :)

Çok şükür kontrolümüzden iyi haberlerle döndük. Bu aralar idrarım koyu, mutlaka 2 lt su içiyorum üstelik. Doktor demir ve vitaminlerin boyayacağını söyledi. Ayrıca amniyon sıvısının annenin içtiği su ile doğrudan ilgisi olmadığını öğrendik. Bebeğin idrarından oluşuyormuş :) Bir sonraki kontrolü iple çektiğimizi söylememe gerek yok sanırım, şimdiden çok özledik..

Cumartesi akşamı sevdicek işten dönerken kocaman bir paket getirdi. Çilek gibi kokuyor dedim ama çilek kokulu ne olabilir diye düşünüyordum, çilek olduğu aklıma gelmedi :D (şaşkın anne adayı) Koca yaz çilek aklıma bile gelmemişti, bu aralar söyleyip duruyordum koca yaz çilek yemedim ben diye. Canımın içine dert olmuş, internetten bulmuş. Aşerenlere özel siteler var malum, ayrıntıları Murat anlatır. Organik ve çok güzellerdi, bitti bile :) Yarasın kızçeme ^.^

Yemek demişken, Allahımm iştahımı durdurmıyorum :) Abur cubura yüklenmesem sorun değil de, neyse toparlarım yakında. Arada olur böyle. Dün alışveriş sonrası yemeğe gittik. Sadece kebap yiyecektik ve pek de aç değildim üstelik. Menüyü elime almaz olaydım :D Beyran çorbasından başladım, mantı, salata, ezme ve ali nazik kebabıyla devam ettim. Murat'ın kuzu tandırına da sulandım, ondan da sebeplendim :D Sipariş verdikten sonra utandım, bir de masanın o kocaman dolu halini görünce :D Her tabak gelişinde Murat'la gülme krizlerine girdik. Bir de garsonların ikramları, haha adamlar ne düşündüyse artık. Kesin arkamdan ühh dünyaları yedi demişlerdir. Napayım mazeretim var :D

Bebeğimize hazırlıkları hızlandırdık bu hafta. Ne görsek almak istiyoruz. Henüz dolabını almadığımızdan, aldıklarımız ayrı ayrı yerlerde duruyordu. Bir anda niyeyse çok üzüldük, hemen kendi dolabımızdan yer ayırdık ve her şeyi sevip sevip yerleştirdik :) Gece gözüme uyku girmedi. Dolabın onun tarafını açık bıraktık, yattığım yerden seyrettim durdum. Nasıl değişik, yoğun duygular..

Yazdıkça yazasım geliyor, anlatacak çook şeyim var, sanırım daha sık yazmalıyım. İyi ki acıktım yoksa bu yazı bitmezdi :)

Sağlıkla, hayırla, zamanında gel canparçam, seni çok seviyoruz.

Hep sevgiyle ^.^
(24+1)

31 Ekim 2014 Cuma

Batiste, Klorane, Benri Kuru Şampuan / Hangisini daha çok beğendim?



Kuru şampuanları denemeyen kaldı mı bilmiyorum ama özellikle çabuk ağırlaşan, ince telli ya da çabuk yağlanan saç yapısına sahipseniz bu durumlara geçici de olsa çözüm arayışlarına girmişsinizdir diye tahmin ediyorum. Ben yapı gereği yüzümü ve saçlarımı köpürtmeden temizlemenin pek mümkün olmayacağını düşünenlerdenim. Ancak acil durumlar söz konusu ise alışkanlıklarımızı pek tabii değiştirebiliriz öyle değil mi ;)

Geçtiğimiz aylarda Gratis tarafından gönderilen Benri kuru şampuan ile ilk tecrübemi edinmiş oldum. Ancak ne olursa olsun saçımı yıkamalıyım diye düşündüğümden farklı arayışlara girmemiştim. Sevgili arkadaşım Serap'ın baby shower partisinde Batiste ve Klorane markalı kuru şampuanlar hediye edilince deneyimleyip karşılaştırabilme fırsatım oldu.

Deneyimlerime gelecek olursak;
 
Benri; Pudra görünümünün yoğun olmaması sebebiyle ideal görünebilir. Ancak saçı ağırlaştırdığı görüşündeyim, saç spreyleri gibi biraz da saçı katılaştırıyor. Diğerlerine göre daha keskin bir kokusu var ama ben sevdim. Amacını göz önüne bulundurduğumda çok tercih edeceğim bir marka değil açıkçası.

Klorane; İlk sıktığınızda saçınızda beyaz kalıntı bırakıyor ama masaj yapmaya başladığınızda yormadan uğraşmanıza gerek kalmadan bu görünümden kurtuluyorsunuz. Hafif bir kokusu var ve saça hemen etki ediyor, performansını kesinlikle çok beğendim.

Batiste; Üç ürün arasında en fazla pudra görünümü oluşturan bu üründü dolayısı ile Klorane'e göre biraz daha fazla masaj yapmam gerekti ama bu ürünün de performansını çok beğendim. Kokusu da çok güzel gün içerisinde sürekli burnuma geldi, kesinlikle rahatsız edici değil.

Sonuç olarak Klorane ve Batiste markalarını tercih edebilirim. 
 
Hep sevgiyle ^.^

27 Ekim 2014 Pazartesi

23.Hafta Gebelik Günlüğüm

Bu hafta hamileliğimin en duygusal haftalarından biriydi ve hatta en duygusal olduğum haftaydı diyebilirim. Artık daha bir hamile gibi hissediyorum kendimi, göbeğimin büyümesi ve bebeğimi artık çok net hissedebiliyor oluşum sanırım bana böyle hissettiren. Daha fazla hayal dolu ve daha fazla sabırsız her anımız. Ne zaman nereye gitsek Eylül Masal aklımızda, hep onunla gideceğimiz her şeyi onunla yapacağımız anların içinde buluyorum kendimi.

Bu hafta pek başaramasam da düzenli yürüyüş yapmaya çalıştım. Bu yürüyüşleri kızımla yaptığımı hayal ettim ve ilk yürüyüşten gözüm yaşlı döndüm eve. Masal gibi geliyor gerçekten, duygusal kova kadını olan ben her geçen dakika daha fazla duygu yükleniyorum sanki.

Bebeğimin ilk hıçkırıklarını da hissettim :) Yani sanırım bence öyle :) Tempolu ve sık sık tepikledi Masal Hanım ve bu durum bayağı böyle sürdü, bence hıçkırıklarıydı, Murat'ta şahit oldu ;) Meleğimin amniyon sıvısından yediklerimin tadını aldığını bildiğimden daha sağlıklı beslenmeye çalışıyorum, arada kızımla kaçamak yapmadık diyemeyeceğim ama. Her yemek sırasında da bu video canlanıyor gözümde. Pıt pıt pıt besin damlaları, yediklerimden memnun mudur acaba..

Tuvalete gitme sıklığımın orada yaşama boyutuna ulaşması ve hafta başında yaşadığım mide yanmaları dışında bir sorunum olmadı çok şükür. Mide konusunda ben kaşındım ama, baharatı acıyı o kadar abartırsam olacağı buydu. Yetmiyormuş gibi tabak tabak pırasa yedim iyice ekşittim midemi. Çok şükür iki günde geçti. Birde karman çorman rüyalarım, endişeli bir hal alınca üzüldüm. Neyse ki onu da bir gün ile atlattım. Hamilelik ile birlikte pek çok kadının kabus boyutunda rüyalar gördüğünü okumuştum, şükür öyle bir rüya görmedim ama duygusal bir rüya bile yetti. Sanırım bu hafta gerçekten daha duygusaldım.

Ah bir de sakarlığıma değinmeden olmayacak :) vallahi el benim değil sanki hihi :D Bir kaç kırma, yanma, dökme tehlikesini atlattıktan sonra emin olmadan dikkatlice bakmadan hiç bir iş yapmamaya karar verdim ve bu durumu da rafa kaldırdık. Yani umarım öyledir :) İki senedir evliyiz, ilk defa bu hafta bir kase kırdım. Hamileliğin şanından olsun ;)

Önümüzdeki hafta gönlüme göre bir hamile yastığı dikeceğim. Sol kolumun üzerine nasıl abanıyorsam uyuşmuş halde uyandığım çok oldu. Çok büyük bir şey istemediğimden (sonra fazlalık olacak çünkü) eşimle beraber bir formül bulacağız artık.

Daha önce bahsetmedim hiç, hamilelik ile birlikte yüzümde daha önceden olan bir kaç sivilce lekesinden kurtuldum :) Bunun yanında saçlarımı gün aşırı yıkarken artık gerek duymuyorum. Eskisine göre oldukça kurular, çok işime geliyor hele ki soğukların kendini iyice hissettirmeye başladığı şu günlerde. Soğuk demişken kış mevsimi sonbahardan sonra favorim olabilir, kızımı getirecek inşallah bana..

Hafta sonu bal damlamın tekmeleriyle uyandım, sabahın kör saatlerinde ve akşamları da dans etmek için gece yarısını uygun görüyor :) Ama çok mutluyum, iyi ki oradasın can kuşum :*

Hep sevgiyle ^.^

İmza: Uykusuz Anneler Kulübü Aday Adayı

25 Ekim 2014 Cumartesi

Eylül Masal'ın Babasından

Herkese merhaba, bu blogda ki ilk yazım olacak. Ne zamandır yazmayı planlıyordum kısmet bugüneymiş.

Eşim Gözde ve doğacak kızım Eylül Masal, benim ailem, hayattaki en değerli varlıklarım. Mutlu huzurlu bir aile her bireyin en çok istediği şeydir. Ben buna sahibim. Belki de bunda eşim ve benim evcimen bir yapıya sahip olmamızın rolü büyüktür. Çok şükür Allahıma. Canımın içi, doğacak kızımız Eylül Masal bizim meyvemiz. Eve koşar adım gitmemiz için bir sebep daha çıktı ortaya. Mutluyum.


Bebeğimiz olsun düşüncesi nişanlılıktan başlayan ve bir sürece dahil edilmiş, kısmetse olmasını istediğimiz bir şeydi. Çok şükür ki niyetine girdiğimiz zaman Allahım bize Masalımızın mucizesini verdi. Çok istiyorduk, bebek sohbeti yaptığımız zamanlar ikimizin de gözleri doluyor yüzümüzde belli belirsiz sevecen mimikler oluşuveriyordu. Bir ailede iki bireyin de aynı zamanda anne baba sahibi olmak istemesi çok önemli. Biz bu konuda da hem fikirdik. Hem maddi hem manevi yönden bebek için hazırdık. Ve şimdi anlıyoruz ki biz daha bir aile olduk, artık üç kişi olacağız daha kalabalığız. Güzel bir şey  :)

Eylül Masal, bu hayatta ilk hücresini oluşturmaya başladığından beri ilgi alanlarımız değişti. İlk başlarda gün ve gün gelişimini takip ediyordum. Sonra acaba kaç cm oldu kaç gr gibi konular beni alıp götürüyordu. Her sabah işe geldiğimde gebelik sitelerinde gün ve hafta belirtilerini okuyup, hatta işe gelmeden serviste telefon uygulamalarına göz gezdirip eşim ile paylaşıyordum. Aynı şekilde eşimde benimle paylaşıyordu. Şimdilerde ise tüm uzuvları tamamlanmış kızımın gelişimini ay ay takip ediyoruz. En son olarak detaylı ultrason kontrollerinden geçtik ve Allaha çok şükür yavrumuzun sağlığı yerinde.


Eşimle bu aralar bizi en çok Eylül kime benzeyecek, uzun boylumu yoksa minyon mu olacak düşünceleri alıyor. Gözde’nin ve benim yüz çehremizde öyle keskin hatlar yoktur, demek istediğim uzun çeneli kısık-renkli gözler yok o yüzden çok merak ediyoruz. Ancak Karadenizli olduğum için Gözde’nin, umarım burun yapınız kızıma yansımaz dediğini bu aralar bayağı duyuyorum, şu da bir gerçek ailemde de öyle bir durum kimsede yok ama Trabzonluluğun hasında var :) Var yani…

Tüm bunlar olup biterken zaman çok çabuk geçiyor. Sanki dün Gözde bana karnım büyüse göbeğim çıksa diyordu, şimdilerde 6. ayımıza girdik ve eşimin göbeği artık bariz belli oluyor. Özellikle bu hafta (23. Hafta) çok hızlı büyümeye başladı. İkimizde bu durumdan çok memnunuz. Çünkü artık Masalın tekmeleri, yumrukları, dolanmacaları çok daha belirgin oluyor, hatta eşimin tişörtü üzerinden bile hareketlerini görüyoruz.

Forumlarda okuduğum kadarı ile bayanlar hamileyken yüzlerine daha bir güzellik gelirmiş, kesinlikle haklılar :) Gözdem şimdilerde daha güzel :) Bu arada Gözde’nin göbeğini kremlemeyi de ihmal etmiyoruz. Benim için büyük bir zevk bunu yapmak :)

Okuduğunuz için teşekkürler, bir sonraki yazımda görüşmek üzere, sağlıkla kalın.