Yaşasınnn Eylül ayı, yaşasın sonbahar diye bir başlık atmak istiyorum :) (İmza: sıcaklarda harareti artan gebe :D )
Eylül ayını ve sonbaharı son yıllarda daha bir sever oldum. İlk sebep yaz aylarını ya da kavurucu sıcakları desem daha doğru olacak pek sevmeyişim.
Ama bu ayın gelişiyle birlikte huzur ve mutluluk dolmam ise Eylül ayında evlenmemiz tabii ki. Bu aylarda çifte bayram yaşıyorum a dostlar :) Dün akşam da bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı resmen muradıma erdim. Yağmur kokusunu, toprak kokusunu çok seviyorum.
Neyse gelelim konumuza.
13.Hafta hamilelik günlüğümde tatile gün saydığımızdan bahsetmiştim. Dolayısıyla 14. hafta son iş telaşları ve tatil hazırlıkları ile geçti. O koşturmacada telaşede nasıl yorulmadım sızıp kalmadım bilmiyorum ama sanırım artık 2. trimesterda olmamın etkisiyle daha az yoruluyorum, uykulu hallerim de tamamen geçti sayılır. E bide işin ucunda tatil var neticede ;)
Hamilelik semptomlarımda çok fazla değişiklik yok. Uykulu halimin artık kalmadığını söylemiştim. Uterusun büyümesinden kaynaklı nadiren sancımsı bir şeyler hissediyorum. Daha önce yaşadığım şeyler olmadığından nasıl tanımlayacağımı bilemiyorum. Sancı değil, kasılma değil spor sonrası yorulan kaslar gibi :) sanırım en yakın tabir bu. Bunu hissedince de acayip mutlu oluyorum büyüyor bezelyemiz diye :) Bir de özellikle 14. haftada sabahları ağzıma bir şey atmazsam mide bulantısı yaşadım. Bundan da acayip bir haz alıyorum. Meleğimiz günaydın der gibi :) Yerim onu ben. Ama son haftalarda bu durum da azaldı.
Daha önce yaşadıklarımın dışında hafif bel ve sırt ağrıları kendini göstermeye başladı ama rahatsız edecek boyutta değil şükür ki. Telefonumda takip ettiğim Hamilelik isimli uygulamada yazıyor zaten (bu uygulama ile bendeki belirtiler de örtüşünce değmeyin keyfime ;) ). Göğüslerimdeki hassasiyet devam ediyor. Hamileliğimin ilk başlarında bol bol turşu yemiştim. Alaçatı'da ünlü ev turşucusunu görmemle turşu aşkım yeniden kabardı ve o gün bugündür yiyorum ama oradakinin tadı da suyu da bir başkaydı :P Kütür kütür of of of..
Söylememe gerek yok ama yazmadan geçemeyeceğim; zaman geçmiyor! Haftaya kontrolümüz var çabucak miniğimizi görelim istiyorum. Benimle aynı duyguları yaşayan biri daha var :) Eşim benden daha sakin olur diye tahmin ediyordum ama her gün özledim, zaman geçmiyor deyip duruyor. Sonra oturup beraber dertleniyoruz :) Tek derdimiz bu olsun, bezelyemiz büyümeye devam etsin ve biz onu hep özleyelim.
Bu arada artık evdeyim :) Yapacağımız hazırlıklar için sabırsızlanıyorum. Cinsiyetini hayırlısıyla bir öğrenelim de kanaviçeden panolar işlemek istiyorum kuzucuğumuzun odasına bir de anneciğinden el emeği bir battaniyesi olsa ne güzel olur ^.^
Tatilimize gelirsek gerçekten çok keyifliydi. Gelibolu üzerinden Çeşme'ye gittik. 3 gece Çeşme'de kaldık. Alaçatı'yı çok beğendim, bolca fotoğraf çekildik. Diğer bloğumda yazmayı planlıyorum.
Buradan takip edebilirsiniz. Sonraki rotamız Bodrum'du, Efes ve Şirince'yi de görmeden geçmek istemedik. Şükür yolda çok zorlanmadım. Güneşe karşı gittiğimizde arada afakanlar bastı ama olacak o kadar :) Bodrum apayrı bir keyifti. Denizi çok güzeldi tam bana göre ılık, dalgasız çarşaf gibi hatta bu sebeple tatilimizi bir gün daha uzattık. Ve tekne gezisi.. Çok eğlenceliydi, yüzerken kuş gibi hafiftim bir gebe başka ne isteyebilir ki ;) Kısaca yılın tüm stresini atıp yuvamıza döndük. Daha fazla uzatmayayım ayrıntıları yazacağım zaten. İki haftanın özeti de ancak bu kadar özet olabildi. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.
Hep sevgiyle ^.^