19 Ocak 2016 Salı

Meme Grevi İle Nasıl Başa Çıktık

Meme (emme) grevini gül gibi emen memeci bebeğinizin aniden memelere küsmesi olarak tanımlayabilirim kabaca. Kulağa ne kadar garip geliyor değil mi? Tek besin kaynağı meme olan bebek neden ansızın kendini aç bırakma pahasına memelere küser ki?

Sütün tazyikli gelmesi -bizim böyle bir problemimiz olduğu için aklıma ilk gelen sebep buydu- ancak en çok yenidoğan döneminde etkilenmiş olmasına rağmen bırakmadıysa emmeyi neden şimdi diye düşünmeden edemedim ve başladım araştırmaya.

Diş çıkarma dönemlerinde bebeklerin tüm huyunun, düzeninin değiştiğini biliyorum ancak görünürde dişlerde yoktu. Nitekim Eylül Masal'ın ilk meme grevi 3 aylıkken olmuştu ve ilk dişini 9 aylıkken çıkardı. Yani diş öncesi yaşanan sıkıntılı dönemde de olmadığı kesindi.

Bunların yanında sütün yavaş akması/az olması, bebeğin emzirme pozisyonundan rahatsız olması, ağzında pamukçuk olması, büyüme atağında olması (harika haftalar dedikleri ;) bununla ilgili ayrı bir yazı yazacağım), biberona alışması (emmeye nazaran uğraşmadan kolayca ağzına aktığından memeyi reddedebiliyor bazı bebekler), annenin kullandığı parfüm, sabun, şampuan vb değiştirmesi (emzikli kadının mümkün olduğunca kullanmaması öneriliyor ki şampuan hariç bende çok uzun süre kullanmadım) gibi daha pek çok sebebi olabileceği gibi sadece 3 ay civarı etrafa karşı algılarının açılması ile başka şeylerle ilgilenmek istediklerinden de memeyi reddedebiliyorlar. Bana göre uykuluyken emmeleri de bunu doğruluyor zaten.

Bizim sebebimiz de tam olarak buydu. Ancak o durumda, hormonlar tavan yapmış ve annelik kaygıları birbirini kovalıyorken böyle aklı selim olamıyor insan. İlk etapta tamam dedim meme grevi, evet pek çok annenin başına geliyor. Yapmam gereken bir şekilde bu sütü bebeğime verebilmek ve sütümün azalmasını engellemek. Çünkü biliyorum ki emme grevi bittiğinde sütüm azalmış olursa yeni bir emme grevi kapımı çalabilirdi ve bu durumda memeye dönmesi çok daha zor olabilirdi.

Her koşulda her şekilde emzirmeyi denedim. Yürürken, ayakta, evin başka odalarında, ninni söyleyerek, şarkı söyleyerek, uyuturken. Uykuya meme ile geçtiği için uyurken emmeye devam ediyordu ama çabuk uyursa sütün tamamını boşaltamadığı için yine sütümün azalması ile karşı karşıya kalıyordum.



Evet yanlış okumadınız :) Eylül Masal kucağımda sallanarak, hoplayıp zıplayarak emmeyi sevdi. Bu kadar kolay değil tabii ki. Memeyi ağzına alıp bir kez bile emmeden hemen çıkarıyordu. Dalga geçer gibi değil mi :) Bakmayın güldüğüme öyle kaygılıydım ki, Allah'ım 6 ay sadece anne sütü ile besleyeyim başka bir şey istemiyorum diye dualar etmeye başladım. Neden? Çünkü dış sesler! Anneliğimize her koşulda, her ne sebeple olursa olsun ket vurmak için sağda solda pusuya yatan o kafalar! Bana söylenen hep şuydu, ''Genelde bebekler bu aylarda memeyi bırakıyor, çok az bebek emmeye devam ediyor. Bunu atlatırsan daha da bırakmaz''. Ne kadar da cesaret verici, destek olucu bir laf değil mi?

Eylül Masal'ı beslememin, en azından midesi tamamen boş kalıp huzursuz olmasını engellemenin tek yolu pışpışla hophopla emzirmekti. Ama sütümün miktarını korumaya yeterli değildi. İşte bu sebeple bir yandan da kızım uyudukça süt sağıyordum. Tabii ki bebeğimin emeceği kadarının sağmam mümkün değildi ama süt miktarımın azalmasını engellemek için yapabileceğim tek şey de buydu.

Şükür bir hafta on gün kadar sürdükten sonra da eski düzenimize geri döndük. Size önerebileceklerim; az da olsa bir şekilde emzirmenin yolunu bulmak, elinizden geldiğince kalan sütünüzü sağmak ve bu dönem içerisinde bebeğinizle bol bol ten tene temas yapabilmek için misafir kabul etmemek/ misafirliğe gitmemek. O dönemde araştırırken bazı bebeklerin anne ile çıplak temas halinde olduğunda memeyi kabul edebildiklerini en azından meme grevini daha çabuk bitirdiklerini okumuştum. Emme grevi bittikten sonra da bir süre baş başa hayata devam etmeli ki süt eski miktarına ulaşabilsin, bebek de yeniden düzen kurabilsin. Bunun yanında önermeyeceğim şey ise bu süreçte bebeği biberonla beslemek. Malum bebekler rahata ve kolaya çabuk alışıyorlar, bu şekilde beslenmeye alışıp memeye hiç dönmemesi riskini ben göze alamam. Benim önceliğim anne sütü ile değil emzirerek beslemek çünkü.

Bu konular anneler arasında hassas konular olduğundan yeniden belirtmek isterim, bunlar benim şahsi fikirlerim, benim deneyimlerim ve benim önceliklerim. Her anne içinden geldiği gibi yapmakta özgür ki zaten içinden geleni yapmalı!

Boool sütlü, bakışarak emzirmeli günler dilerim :') Sormak, danışmak, önermek, tartışmak istediğiniz her konu için yorum bırakmayı unutmayın. Benim mevzum daha derin diyorsanız gozdeanne@gmail.com mailinizi beklerim.
Sevgiler, Gözde Anne

13 Ocak 2016 Çarşamba

Emzirme ve Süt Arttırma Üzerine

Hamilelikte doğum kadar düşündüğümüz bir konu daha varsa kesinlikle emzirme! Doğum nasıl olacak, özellikle normal doğum isteyen anne adayları için yapabilecek miyim (şahane doğum maceraları anlatmaya bayılan bir toplumuz maalesef yüreklendirme yerine korkutma yolu tercih ediliyor), hemen sütüm gelecek mi sorularını hangimiz düşünmedik ki?

Doğum yazım ne kadar cesaret verici ise emzirme yazımda o kadar güven verici olacak, gönül rahatlığı ile okumaya devam edebilirsiniz ;) Doğuma kendime güvenerek gittim, her ne kadar hamileliğimde dönem dönem benim aklıma da gelip acaba dedirten bir konu olsa da emzirme konusunda da kendimden o kadar emindim. Her zaman düşüncem şu yönde oldu; eskiden mama yoktu, fakirlik olduğundan insanlar kendilerine bile yiyecek gıda bulamazken (kıtlık dönemlerini dedelerinizden, büyük büyük ninelerinizden dinlemişsinizdir elbet) bebekleri için uygun yiyeceği bulmak ile uğraşacaklarını hiç sanmıyorum ee bebekler aç mı kaldı bu durumda demek ki herkes emzirebiliyordu (sağlık problemi olanların yada fiziki/anatomik olarak emzirmeye engeli olanların kesinlikle konu dışı olduğunu belirtmek isterim), sizin için çok ekstrem düşünceler gibi gelebilir bunlar hatta hamile kafası da diyebilirsiniz. Varsın öyle olsun ben sonuca bakarım :) Ben tüm bunları düşünürken, bir yandan doktorumu şunu yemezsem bebeğim beslenebilir mi, süt ne kadar içemeliyim vs soruları ile darlarken beni sakinleştirip kendime güvenmemi sağlayacak bir düşünce de doktorumdan geldi. İnsanların çok kötü muamelelere maruz kaldığı toplumlarda (mesela kamplarda tutulan insanlar , savaş dönemleri gibi örnekleri düşünebiliriz) sağlıklı doğumlar olmadı mı, insanlar kendilerine yiyecek bir şeyler bulamazken bebeklerini nasıl emzirdiler dedi! Sizce de çok haklı değil mi?

Çok şükür doğum sonrası hemen sütüm geldi, aslını söylemek gerekirse hiçbir zaman elimle sıkıp yada sağıp sütüm var mı diye bakmadım. Bebeğimi kucağıma verdikleri gibi emzirmeyi denedim ve bence sütüm vardı. Her mıkırdanmasında emzirdim. Ağlamadığına göre yeterli miktarda sütüm olmalıydı. Sık sık meme istediği için sütümün olmadığını aç olduğunu mama vermem gerektiğini iddia edenler oldu. Pek şahane çocuk doktoru şimdiki gençler mama vermemek için bebeği aç bırakıyorlar bebekler sarılık oluyor vs gibi lafları ile yakınlarımdan biribi etkileyip yeni anneye hiç söylenmemesi gereken şeyler de söylemediler değil. Ama ben kendimi şartlamıştım, herkes yapıyorsa bende yapacaktım! Ve asla bu tahriklere gelmeyecektim. Ne mi oldu? Bir anlık ya gerçekten bebeğimi aç bırakıyorsam yanılgısına kapılıp ilk gece mama vermeyi denedim, yalnızca bir kaç çay kaşığı! Israr edilmesine rağmen gönlüm el vermedi bıraktırdım. Bu noktada kararlı olmak çok önemli, çünkü zaten yeni doğum yapmışsın cırlayıp söylenmeye takatin yok, ve ilk kez anne olduğundan ya yanlış yaparsamın vicdan azabı var gaflete kapılıp bebeğinizi karnını tıka basa doldurulmak üzere birilerinin ellerine bırakmanız an meselesi. İyi ki kararlı olmuşum, hislerime ve kendime güvenmişim diyorum şimdi. Çünkü bence o an benim annelikte ilk sınavımdı, başka başka konularda akıl vermeye kalkışılmasının bir nebze önünü kestiğimi düşünüyorum.
Hastaneden çıktıktan sonra yine dış seslerin etkisi ile bir kez daha acaba dedim. Yine bebeğim ağlamadığı halde sık sık memede durmasını açlığına bağlayanlar oldu. Bu noktada eşim devreye girdi. İyi ki diyorum iyi ki doğum öncesi araştırmışım, okumuşum, nelerle karşılaşabileceğim hakkında fikir sahibi olmuşum ve eşimi de bilgilendirmişim. Vermek hiç istemiyorum ama acaba alsak mı mama dediğimde, seni uyarmamı istemiştin gereklilik söz konusu olmadıkça vermeyecektin dedi ve ben gaflet uykusundan uyandım. Ben hamileyken yaptığım kitap paylaşımlarında hiçbir şey kitaplardaki gibi olmuyor diyenlere selam olsun. O zaman verdiğim cevapta aynıydı şimdi de aynı ve bu her konu için geçerli bence. Evet hiçbir şey kitaplardaki gibi değil, zaten tek bir doğru ve tek bir kural olsaydı bebekler için büyütme kılavuzu yazılır hastanelerde dağıtılırdı öyle değil mi? Okumaktaki araştırmaktaki amaç a,b,c planları oluşturabilmek. Sıfır bilgi ile bebeğe karşıdan bakacağıma kafamda ışık yakacak bir şeyler öğrenmeliyim. Şimdi dönüp bakıyorum da ne kadar çok konuşan olmuş, hamile ve lohusa kafasına sığınıp keşke biraz stres atsaymışım :P Bence bir de lohusalık dönemimi yazmalıyım :)

Evet mamayı tamamen kafadan attığımıza göre şimdi sırada sütüm gerçekten yeterli olacak mı, yetmesi için ne yapmalıyım vardı! Ne yemiş ne içmiş de bebeği 12 aylık olmasına rağmen hala emziriyor ve sütü yetiyor diye düşünüyorsanız yazının devamında hayal kırıklığına uğrayabilirisiniz şimdiden söyleyeyim. Çünkü şunu ye süt yapar, bunu ye sütlerin oluk oluk çağlayacak diye bir formülüm yok. Var diyene de inanmıyorum. Hastanede ebenin önerisiyle humana still tee kullanmıştım, çıktıktan sonra buna bir de lactamil ekledim. Ama kullandığım dönemler ile kullanmadığım dönemler arasında hiç fark olmadı. Ben demir emilimini etkilememesi için ve emzirme döneminde herhangi bir faydası olduğunu düşünmediğimden çay/kahve içmeye son vermiştim. Hamileliğimde de çok az içtim zaten. İşte bu sebepten gün içerisinde ve özellikle sabah kahvaltılarında sırf içecek bir şey olsun diye içtim bu içecekleri ama toplu aldığımız için içmeye devam ettim. Evde olmasaydı bunun yerine aktardan rezene ve ısırgan otu alıp çayını demlerdimki azda olsa rezene içtiğim dönemlerde oldu. Rezenenin gaz ve sindirim düzenleyici etkisi olduğunu biliyorum ve bu sebepten tercih ederdim. Isırganda aynı şekilde sindirimi düzenliyor ve bunun yanında yüksek miktarda demir içerdiği biliniyor. Bunlar tavsiye niteliğinde değil, aktardan rezene alırken edindiğim bilgiler mutlaka kullanmadan önce doktorunuza danışın. Unutmayın bitki bile olsa her şeyin fazlası zarar neyi ne kadar kullanacağınızı doktorunuzdan öğrenmelisiniz.

Yediklerime gelince süt artırıcı olarak düşünmedim hiçbir şeyi ama enerji ihtiyacım olduğundan -emziren anneler bilirler bir anda eliniz ayağınız kesilebiliyor- ve tatlı ile kof kilo yüklenmek istemediğimden bu ihtiyacımı hurma&ceviz ikilisi ile karşıladım. Sağolsun eşim her sabah işe gitmeden hurmanın çekirdeğini çıkarır içerisine de yarım ceviz koyar böyle bir kase hazırlardı. Bende canım tatlı istedikçe ya da öğün aralarında bir şeyler atıştırmak istediğimde gelip gidip ağzıma atardım. Üzerine de bir büyük bardak su.

Okuduğunuz gibi yiyip içmenin süt artırıcı etkisi olduğunu düşünmüyorum. Sütü artıran 2 şey var! Her şeyden önce sık sık bol bol emzirmek! Ve çokça su içmek. Anne sütünün %87 sini suyun oluşturduğu düşünülürse zaten ne yapmanız gerektiği ortada. Emzirmek için asla zaman hesabı yapmadım, 2 saat beklemek gerektiğine falan inanmıyorum. Yeri geldi koca gün memede durmak istedi Eylül Masal ve durdu da. İhtiyacı olan sütü de bu şekilde karşıladı ve artırdı zaten. Önemli olan memelerdeki sütün boşalması bu da demek oluyor ki emzirmek için beklememeli. Arz talep olayı anlayacağınız ne kadar çok emilir ve memeler boşalırsa o kadar fazla üretiliyor. Memedeki sütün tamamen boşalması, beyne süt bitti yetmiyor daha fazla üretmelisin mesajı gönderiyor.

Buraya kadar okuyup kesinlikle tuzu kuru yazması kolay diye düşünmeyin. Emzirmek öyle bir süreç ki bunun meme grevi var, bebeğin ilgisi etrafa kaydıkça meme ile eskisi kadar haşır neşir olmadıkça süt tamamen tükenmediğinde üretiminin azalması var. Bizde yaşadık bunları ama iradem ve inadımla aştık bu konuda mütevazi olamayacağım kusura bakmasın kimse çünkü sadece emzirmeye kanalize olduğum kendimi başka her şeyden soyutladığım zamanlar oldu. İyi ki de oldu, sözün özü istedikten ve azmettikten sonra yapılamayacak şey yok.

Yukarıda yazmıştım tekrar hatırlatayım, fiziki ve anatomik bir sorun olmadıkça herkes emzirebilir. Böyle bir probleminiz yoksa ve hala sütünüzün olmadığından ve yetmediğinden söz ediyorsanız, yeterince istememişsiniz demektir. Bunlar benim şahsi fikirlerim ve deneyimlerim. Meme grevi ile nasıl başettik, strese bağlı sütüm azaldığında nasıl yeniden artırdım, süt sağma ve saklama, tazyikli gelen sütle başa çıkma konularını ayrıca yazacağım. Ayrıntılı yazı öncesi yine yiyerek içerek değil bol bol emzirerek su içerek artırdığımı belirtmek isterim.

Bu konuda bir de YouTube kanalımda videom var. İzlemek isterseniz



Annelerin süper güçlerini unutmayın ;)

Sevgiler, Gözde Anne

5 Ocak 2016 Salı

Eylül Masal'ın Yaşına 1 Kala

Bugün daha bir duygusalım, minik meleğim büyüdü bugün tam 11 aylık. Doğum günü hazırlıkları heyecan derken bu ayın nasıl çabuk geçeceğini anlatmama bile gerek yok sanırım. Yenidoğan fotoğraflarına baktığımda ve kızıma karşıdan bakınca ne kadar büyük yol katettiğimizi görüyorum hem çok mutlu ve gururluyum hem de bir hüzün hali hakim. Mesela şu anda fonda çalan bebek şarkılarına kendi dilince eşlik ediyor, ortalığı kurcalıyor hatta kendi kendine oyun bile kuruyor.

Derken yanıma geldi ve bir es verdik :)

Henüz yürümüyor ama hızlı hızlı emekleyip sıralayarak her yere yetişiyor. Hatta öyle ki meydan okuyor, Geçtiğimiz haftadan beri ellerini çekip ayakları üzerinde durmaya başladı. İlk yaptığında ne yapıyorum ben, bir şey oldu ama anlayamadım der gibi yüzümüze baktı, ellerinin boşta olması garip geldi ellerine bakıp kendini popo üstü bıraktı :) Onunla her an mucize, çok şükür bugünlere, çok şükür bana anneliği yaşatan yaradana. İsteyen herkese nasip olsun inşallah.

Hep istedim ki kitapları çok sevsin, benim gibi kırtasiye malzemesi ve kitap görünce kendini unutup, mutlu olsun. Sanırım bu dileğim yavaş yavaş gerçek olmaya başladı. Önceden kitapları sadece diş kaşımak için kullanırken şimdilerde oturup sayfalarını çeviriyor kitapları ile zaman geçiriyor. Oyuncakları hala çoğunlukla ilgilisini çekmiyor ama oyuncakların arasından kitaplarını seçip oturup inceliyor. Geçtiğimiz haftalarda babaannesi bizimleydi, sağolsun sabahları ben uyuyayım diye Eylül Masal ile o ilgilendi. Sabahları kitap okumuşlar beraber, sayı saymışlar. Bu da tuzu biberi oldu bence iyice ısındı. Kayınvalidem öğretmendir ;) o da çok mutlu kuzucuğun kitaplarla ilgilenmeye başlamasından. Hayallerimden biri kızımla hadi bugün kitaplara bakmaya gidelim deyip, saatlerce kitapçıları kırtasiyeleri gezip anne kız kitap günü yapmak :) Umarım gerçek olur.

Baba kız aşkı son sürat devam ediyor, bana nispet bile yapıyorlar hıh :) Babası gelmeye yakın kapı önünde söylenmelere devam ediyor minik hanım. Baba gelince de kafasını bir güzel boynuna gömüyor uslu uslu kucakta duruyor, evet evet benim afacan kızım ve sakin durmak! Gerçi hakkını yemeyeyim son zamanlarda öyle güzel belli ediyor ki bize olan sevgisini şaşırıp kalıyorum. Başını kucağıma koyup sırnaşmıyor mu, boynuma minik burnunu gömüp derin derin koklamıyor mu eriyorum! Maşallah bal yavruma. Baba kelimesini çok daha bilinçli kullanıyor, sabahları işe gitmeden önce kucağından inmiyor babasının, babacık bıraktığında çılgınca baba baba diye sesleniyor. Öyle güzeller ki saatlerce gözümü bile kırpmadan izleyebilirim onları... Caniçlerim çok şükür sizinle her günüme...

Yazıya dün başladım, bugün tamamlayabiliyorum ancak ;)

Kızçem uyandı burada bitireyim yazımı, 2016 boool yazılı çok paylaşımlı olacak planlarımdan biri bu. 2016'ya dair diğer planlarımı ve hedeflerimi de uzun uzun yazacağım. Sağlıkla mutlulukla tüm sevdiklerinizle birlikte güzel anılarla dolu bir yıl olsun hepimiz için.

Hep sevgiyle, Gözde Anne