20 Şubat 2015 Cuma

Eylül Masalımızın Doğumu

5 Şubat 2015 14:40 ♥
Meleğimiz dünyaya gözlerini açtı ♥
Doğum dönüşüm için en muazzam zamandır; Bir bebek doğar ♥ Bir kadın anne olarak doğar ♥ Bir erkek baba olarak ve bir aile aile olarak doğar ♥ Bugün yeniden doğduk ♥ Bin şükür! ♥

Hamilelik günlüklerimi tamamlayamadan 37 hafta +4 günlükken Eylül Masalımızı kucağımıza aldık.

37+2 de 3 Şubat salı günü annem ve kardeşimin gelişiyle birlikte, doğuma da daha çook zaman olmasını fırsat bilerek Çarşamba günü attık kendimizi dışarı koca gün çarşı pazar gezdik. Akşamda son hamilelik fotoğraflarımızı çektirmek üzere fotoğrafçımızın yolunu tuttuk. Yine çok eğlenceli çekimler yaptık ve doyamamış olacağız ki eve geldikten sonra da Murat fotoğraflarımı çekmeye devam etti. İyi ki yapmışız, gerçekten son çekimlerimiz oldu.. Hatta o sabah Murat'ın sürpriz olarak hazırladığı hamilelik tişörtüm geldi, doğum yaklaştı diye gönlümce de bir tişört bulamadığımdan aman gerek yok demiştim. Şimdi alsak bir kaç gün ancak giyeceğim belki de dedim. Normalde yeni bir şey aldığımda yıkamadan asla giymem ama ilk kez giydim.Meğer yalnızca bir gün giyebilecekmişim :) Yıkanmayı bekleseydi doğumdan sonra giyerdim ancak :) 



Tüm akşamı bebek ne zaman gelecek acaba, çok bekletmeden gelse bari diye diye geçirdik ve sonra herkes uyumak üzere odalarına çekildi. Saat 00:30 du yattığımda ve ilk defa o saatte uykum geldi. Malum son zamanlarda geç yatıp geç kalkmaya iyice alışmıştım ama canım uyumak istemedi. Bir gözüm açık bir gözüm kapalı vaziyette telefonumu kurcalamaya başladım. Saat 2'yi gördükten sonra artık uyuyayım diye düşündüğümü hatırlıyorum ve dalmışım.

03:52 Birisi uyandırmış gibi aniden gözlerimi açıyorum. Bebeğim dik vaziyette dümdüz duruyor, göbeğimin sağ ve sol yanı boşalmış gibi çok korkuyorum hemen Murat'ı uyandırıyorum. Göbeğime dokunuyor çok şaşırıyor. Ne yapacağımı bilemiyorum, uyandığım her zaman yaptığım gibi lavaboya gidiyorum. İdrarla birlikte bir kaç damla kan! Kalbim hızla atmaya başlıyor. Doğum hala aklıma gelmiyor, hani nişan gelecekti mukus yapıda olacaktı. Yok öyle bir şey! Doktoru arasak mı diyorum, aksi gibi doktorumda bu hafta izinli olacaktı. Kızım bu hafta gelme ne zaman gelirsen gel diye pazarlık da yapmıştım halbuki. Yine de hastaneyi aramak istemiyorum, doktorumu aramalıyım en azından o yönlendirsin başka doktora.

04:00 Murat doktorumu arıyor. İdrar testi yaptırmamızı söylüyor, o da doğumu beklemiyor olacak ki doğumdan bahsetmiyor. Sabahı bekleyemem diyorum, ya bebeğime bir şey oluyorsa, o kan neydi? Hastaneyi arıyor Murat, neyse ki nöbetçi laborant varmış hemen gelebilirsiniz diyor. Hazırlanmak için kalkıyoruz.

04:10 Yarım yada bir bardak kadar suyum geliyor. Doğum başladı diyorum.. Doktorumu yeniden arıyoruz. Siz gidin ben de geliyorum hastaneye diyor. Derin bir nefes alıyorum, meğer adamcağız doğumlar üst üste gelince tatilini yarıda bırakmış. Şanslıyım!

Ojelerimi çıkarıyorum. Aklımda bir şeyler vardı. Hıh tamam makyaj çantam hazırlanacak. Hastane odası süslemelikleri, Murat'a giyecek bir şeyler alınacak. Ben hastaneden çıkarken ne giyecektim hatırlamaya çalışıyorum, sonra elime ilk geçenleri alıyorum. O an nasıl aklıma geldiyse artık tamam her şey tamam yola çıkabiliriz. Annemi evde bırakıyoruz belki de dönerim belli mi olur hepimiz yollara düşmeyelim :)

04:30 237 numaralı oda! Başka oda seçebilir miyiz burası doğum sonrası kalacağım oda mı yoksa geçici oda mı? Sonra kısmetimiz burasıymış diye düşünüyorum odamı seviyorum :) Muratla birbirimize bakıyoruz. Nereye geldik biz? Nasıl yani en geç öğleden sonra bebeğimiz kucağımızda mı olacak? Beni şimdi ne bekliyor? Hiç sancım yok ki benim. Su gelince 24 saat içerisinde doğum olması gerekiyordu değil mi? Evet su geldikten sonra enfeksiyon riski olduğundan eve dönüş yok, burada kalacağız.


04:34 Ebe geliyor, uyuz bir ameliyat elbisesi getiriyor. Elbisenin çıtçıtlarının hiçbiri tutmuyor, omzumdan tokamla tutturuyorum. Yenisini getirecekler söz veriyorlar, doğum bitti yenisi gelmedi :) Kontrol ve açıklık 1,5 - 2 cm.. Oh şimdiden 2 cm ve hiç sancım yok, demek ağrı eşiğim yüksek :) Kolumdan damar yolu açılıyor, hemşire acıyacağını söylüyor. Doğuma geldim diyorum, gülüyoruz. Sen bu doğumu yaparsın diyor :)

04:40 Nst'ye bağlanıyorum. Eylül Masalımın kalp atışları 144-148 arasında gidip geliyor. Her zaman böyleydi, kızım iyi..

04:48 Murat oda kaydımızı yaptırmaya gidiyor. Dalgalar 5 dk da 1 geliyor, 90'ı görüyoruz. Oh süper, 100 olunca doğum oluyordu değil mi?

05:00 Doktorum muayeneye geliyor. Onu görünce rahatlıyorum.

05:05 Nst süresi doluyor. Sancılarım çok düzensiz ve 5-6 dk da bir geliyor.

05:59 Murat eve gidiyor, toka ve tırnak makası istiyorum. Odada masa yok, ikram masası olarak balkonumuzdaki masayı alacak birde :) Başka bir şey isteyip istemediğimi soruyor. Süslemeleri bile istediğimden emin değilim, kızım sağlıkla gelsin gerisi teferruat. Ben ki böyle düşünüyorum :)

Uyumaya çalışsam iyi olacak, belli ki doğum uzun sürecek, evet kitaplarda mümkün olduğunca dinlenmem gerektiği yazıyordu.

Uyku ne mümkün..

06:02 Bebeğime şarkılar söylüyorum çok sakin belki hoşuna gider; beni duyuyor, çok mutluyum. Sağ tarafımdaki minik ayağını okşuyorum. Benim annem güzel annem, beni al kollarına.. Sancı aralarında derin nefes almak aklıma geliyor.

06:08 Sabah ezanı okunuyor, dua ediyorum. Tek dileğim var kızım sağlıkla kolayca gelsin, çok yorulmasın, beni de bekleyenlerime bağışlasın Allah.. Kolaylaştır güçleştirme Allahım, hayırla tamamına erdir..

06:11 Sancılarım tahmini yarım dakika sürüyor, hala çok hafif. Regl sancısı kadar bile yok..

06:35 Tansiyonum 10-6

Sancı sürelerimi sürekli not alıyorum.

07:04 Bebek ağlaması duyuyorum, belki de bir sonraki bizimki olacak :)

07:14 Açıklık hala 2 cm..

08:14 Doktor kontrolü

Bebeğin hareketlenmesi için serum takılacağını öğreniyorum ve ardından suni sancı olduğunu tahmin ettiğim bir serum ismi söylüyor. Ebeye suni sancı mı verilecek diyorum. İstemiyor musun diyor. Yani normal olabilecekse istemiyorum diyorum. Doktorumla konuşmaya gidiyor. Döndüğünde suni sancı vermemi söyledi ama kızım yaşındasın normal doğum yapma şansın %30, hiç alma sezeryana alalım seni, boşuna çekeceksin diyor. Neden peki diyorum. Rahim geride, sancıların artmıyor, açıklık az, bebeğin kafasında posu oluşmuş doğması için rahimi sıyırıp gelmesi gerekiyor diyor. (Sonradan öğreniyorum; suyu da azaldığı için ilerleyemiyor bebeğim, posu dedikleri kafasının sıkışmasıymış, rahim de geride olduğu için ve açılmam çok yavaş olduğu için bebeğin gelmesi zor ve önündeki rahim duvarını sıyırıp gelmesi gerekiyormuş. Bu şartlarda normal doğum ihtimali %30muş!) Zararlı mı diyorum. Yani ben seni uyarıyorum işte diyerek saçma sapan bir cevap veriyor. Korkuyorum. Ya bebeğime bir şey olursa? Eşimle kafa kafaya veriyoruz. Acaba sezeryan mı olsam? Bu düşünceler arasında gidip gelirken, doktorumu seçme sebebim geliyor aklıma. Tabii ki bana güven verdiği için onunla devam ettim bu yola! Hem ebe ondan daha iyi bilecek değil ya, bebeğimi riske atar mı göz göre göre doktor sonuçta. Benimle hemen hemen aynı durumdaki yan odamdaki anne adayının sezeryana gittiğini öğreniyorum... Korkuyorum..


Dalgalar 5-6-7 dk da bir geliyor hala çok düzensiz...

Doktorum yanıma uğruyor, suni sancı anlatıldığı gibi elektrik verilmiş gibi değil diyor :) Mevcut sancılarının düzenlenip yavaş yavaş artması için vereceğim, zaten az miktarda alacaksın diyor. İçim rahatlıyor.

Arada hemşire geliyor. Bir şey yiyip içmiyorsun değil mi diyor. Hayır diyorum, tüh kuruyemiş ve bir yudum su kaçamaklarım oluyordu. Bırakmalıyım artık.

08:55 suni sancıya başlanıyor.

09:05 ten itibaren 3 dk da bir!

09:17-09:35 Nst

Nst süresince gözlerimi kapatıyorum, ışıkları kapattırıp Murat dışında odada kim varsa dışarı çıkarıyorum. Nefes egzersizlerine odaklanıyorum, Murat sancıların artmaya başladı diyor. Geldi ve bitti dediğimde not al diyorum. Düzenli 3 dk da 1, 16 ile başlayan sancılar 76, 97, 93, 99, 99... Mutluyum doğum yakın diyorum. Evet nefes.. Rahime kadar nefes aldığımı hayal ediyorum, evet oluyor rahatlıyorum. Neydi, tamam gül goncası yavaş yavaş açılıyor, bebeğim kanalda ilerliyor, ikimizde mutluyuz yüzüm gülüyor. Gerçek olacak..

09:35 Ebe geliyor bekleme artık diyor, sinirlerim bozuluyor iyice. Doktorum gelsin şikayet edeceğim.. Muayene ediyor, e 6 cm olmuş diyor. İçimden oh olsun sana diyorum. E o zaman biraz bekleyelim bakalım diyor. Sanki ona soracağım, şu kadını doğurmadan boğmasam bari. Murat'ı tembihliyorum bir şey demesin diye, köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek zorundayız :)

13:15 Doktorum kontrole geliyor. Açıklık 6-7 cm. Ultrason getirtip bebeğimi kontrol ediyor. Bebeğim iyi, her şey yolunda diyor. Yakında doğuma alırlar seni diyor. Ne zaman diyorum. Bir kaç saate diyor. Bayağı yakınmış :)

Hemen üzerine ebe geliyor, sancı odasına ineceğiz birazdan diyor. Tekerlekli sandalyeden hiç hoşlanmıyorum. Sancılar şiddetli koridoru geçiyoruz. Bekleyen herkes beni inceliyor. Ailemizin ağlamaklı olduğunu görüyorum, annemi biliyorum bütün gece içi gidiyor ama beni üzmek istemiyor. Gözlerim doluyor hepsine tek tek bakıyorum, beni neyin beklediğini bilmiyorum. Sancı odasına gitmesem keşke doğrudan doğuma gitsem diye düşünüyorum ama illa ki gitmek gerekiyormuş.

Murat, fotoğrafçımız ve ben sancı odasındayız. Dalgalar iyice artıyor, kalçamdan diz kapaklarıma doğru uyuşma hissediyorum. Dalgalar geçtiğinde derin nefes alıyorum, tüm gece boyunca olduğu gibi ayakta karşılamak daha kolay geliyor. Dalga geldiğinde küçük dolaba yaslanıp, gözlerimi kapatıp sallanıyorum. Bazen dalgalar çok yoğun olduğunda doğum yaklaştığında böyle oluyordu, son zamanların diye hatırlatıyorum kendime.

Biri dudaklarımı suyla silse diye düşünüyorum. Canım buz gibi sulu sulu portakal çekiyor. Murat dudaklarımı silecekken ebe geliyor.

Sesim çıkmadığı için sancın mı yok, yoksa kendini mi tutuyorsun diyor. İçin için gülüyorum. Tekrar muayene, ıkınma hissimin geldiğini söylüyorum doğumhaneye gidiyoruz diyor. Yürüyerek elimde serum askısıyla yavaş yavaş gidiyorum.

Doğumhane hiç hayal ettiğim gibi değil.. Keşke daha sıcak görünseydi. İki ebe başımda, biri sanırım stajyer. Benim ebe arada ona ders veriyor :) Neredeyim ben diye düşünüyorum. Sancı geldiğinde ıkın diyor. İlk denemelerde beceremiyorum, kesik kesik ıkınıyorsun diyor. Tüm enerjimi sancı bitene kadar ıkınmaya harcamamı söylüyor. Aklımda hep bebeğim. Korkuyor mudur, bana kavuşacağı anı bilip zaman sayıyor mudur?

Zaman kavramını yitiriyorum, uzun gibi gelen aynı zamanda da bir anmış gibi 10-15 dk.. Doktoruma doğru baktığımda bebeğimin başını görüyorum, hemen ardından omuzları çıkıyor ve ebe kızımı alıyor. Kibar bir ağlama, annecim hoşgeldin bebeğim diyorum. O an her şeyi unutuyorum. İçimden ağlamak geliyor boğazımda bir yumru ama müthiş bir enerji geliyor, ağlarsam bebeğim üzülecek sanki, gülerek karşılamalıyım.

Sapsarı bu bebek diyorlar. Görmek istiyorum. Kucağıma koyuyorlar bebeğimi, o kadar şaşkın o kadar tatlı ki.. O bakışları asla unutamam.. Gözüme gönlüme işledi.. Öpüyorum, doyasıya koklamak istiyorum, göğsüme almak istiyorum ama üşür diyorlar.. Kıyamıyorum.. Bu bebek bizim mi inanamıyorum, dünyanın en güzel varlığı, bizim olduğuna inanmak güç.. Hevesle aldığımız kıyafetleri üzerinde görünce çok şaşırıyorum, bugüne kadar bebeğimi nasıl hayal ettiğimi hatırlayamıyorum ama tahmin edemeyeceğim kadar güzel.. Bu duygunun tarifi yok!

Bebeğimin muayenesi ve plesentanın doğumu da bittikten sonra ikimizi de hazırlıyorlar. Beraber çıkıyoruz doğumhaneden.. Odaya nasıl gittik hatırlamıyorum, o kadar farklı bir heyecan ki hayal aleminde gibiyim. Masalımız gerçek oldu, Eylül Masalımıza kavuştuk..


Hep koynumda, kucağımda, kolumun altında dursun istiyorum.. Hemen göğsüme yapışıyor, beni tanıdı! Rüya gibi.. Ben onun annesiyim.. O benim parçam.. Tüm geceyi gözümü bile kırpmadan onu seyrederek geçiriyorum..

12 Şubat 2015 Perşembe

Bebek ve Doğum Alışveriş Listesi-3

Bu konu hakkındaki diğer yazılar:

Herkese merhaba, kucak dolusu sevgiler hepinize :)

Biz artık 3 kişi olduk, evet Eylül Masalımız 5 Şubatta dünyaya gözlerini açtı. Çok mutluyuz çok heyecanlıyız müthiş sevgi doluyuz. Hislerimi yazılara dökmek neredeyse imkansız, hani hep derler ya anlatılmaz yaşanır, aynen o haldeyiz. Maşallah bize.

Doğum ile ilgili paylaşımlarımızı yayınlamadan, öncesinde hazırladığım bebek arabası ana kucağı ve kanguru konulu yazımı sizlerle paylaşıyorum. Değiştirmeden :)

Siz yazımı okurken biz kızımız ile bambaşka alemlerdeyizzz…
Görüşmek üzere….

~~~~~~~~

Eminim ki bizim gibi pek çok çift bebeklerini sabırsızlıkla bekliyordur hatta kimileri çoktan kucakladı bile :) Bizler de kavuşacağız bebeğimize inşallah, dualarımız hep bu yönde. Bu hafta sonu 37. haftamız bitti ve 38. hafta ile beraber artık annelerimiz bizim ile olacaklar. Ben işte olduğum sürede onlar Gözde ye yardım edecekler. Kim bilir belki de 38. hafta bize kızımızı getirecek. Kızım deyince bir hoş oluyorum, evlat sahibi olacak olmak bana baba diyecek birinin olması müthiş bir duygu olsa gerek. Çok merak ediyorum önümüzdeki günleri bazen sevinçli heyecanımdan bağırasım geliyor ve bambaşka duygular içine dalıyorum. Dün akşam kendimi evin içerisinde kızımın bebek arabasını deli gibi sürerken buldum koridorda, bir o tarafa bir bu tarafa. Nasıl manevralar yapıyorum görmeniz lazım çocuklar gibi eğlendim :) (Need For Speed İzleyenler bilir :) sanırsınız Drift yapıyorum)

Şöyle bir özet geçtim sizlere olan bitenlerden. Bu yazımda sizlere kızım için aldığımız bebek arabası, ana kucağı ve kangurudan bahsedeceğim.

Maxi Cosi Mura 3 Plus Bebek Arabası

Bebek arabası alacağınız zaman öyle hadi mağazaya gidelim “sar oradan bir tane” diyemezsiniz. Piyasada pek çok marka model var.  Bebek arabası seçimi yaparken ürünün fiyatı, görselliği, işlevselliği ve ne kadar süre kullanacağınızı göz önünde bulundurarak karar vermelisiniz. Aslına bakarsanız biraz da zevk işi. Nasıl mı anlatıyorum size.

Daha eşimin hamileliğinin en başında düşünmeye başlamıştım her şey tamam güzel de bu bebek arabası işini ben nasıl çözeceğim. Benim için ürünün görünüşü işlevi ve bebeğime yakışması çok önemliydi ayrıca eşimin daha çok kullanacağı için onunda kolaylıkla kullanabileceği rahatlıkla sürebileceği bir bebek arabası olması önemliydi. Bu sebeplerden dolayı şimdiye kadar herhalde tüm modelleri incelemişimdir.

Öncelikle iki model vardı aklımda biri Kraft Twist Air ve Concord Neo Air idi.  İkisi de kaliteli arabalardı kendi klasmanlarında ama Concord Neo nun lastiklerinin şişme olmaması benim için eksiydi. Kraft ta da beni iten bir şey vardı. Sonraki araştırmalarımda Quinny Buzz 3 ve Maxi Cosi Mura 3 Plus bebek arabaları ile tanıştım. Quinny de Maxi Cosi de Hollanda ürünleriydi. Hem güvenlik hem de işlevsellik olarak ödül sahibi ürünler. Quinny Buzz 3 model bebek arabasının tentesini beğenmedim. Çok basit geldi bana. Maxi Cosi Mura 3 Plus modelini her yönüyle sevdim. 2 arka şişme (içi şambiyerli yani patlama riski yok), önde ise 2 li bitişik tekerleri mevcut 3 tekerlekli bebek arabası sınıfında. Bu modelin bir önceki versiyonunda Mura 3 de tekerler şişme ve patladığı zaman yedek lastik bulmak sıkıntılı oluyormuş ve zamanla lastiklerin havasının sönmesi sorunu ile karşılaşıldığını okudum. Ayrıca Mura 3 modelinde koltuk tentesinin arabanın iskeletine monte edilmiş olduğundan kullanışlı olmayacağı yazıyordu forumlarda. Bu iki sorunda Mura 3 Plus modelinde yok. Lastikler Şişme ancak şambiyer dolgulu yani çivi, cam batma riski yok, bu arada satış sitelerinde ürünün açıklamasında lastiklerin dolgulu olduğu belirtilmiş bilginiz olsun. Ayırca bebek koltuğunun tentesi iskelete değil koltuğa monte edilmiş ve istenildiği takdirde çıkartılabiliyor. Tente üzerinde bulunan şeffaf pencerelerden bebeğinizi görebiliyorsunuz.

Maxi Cosi Mura 3 Plus bebek arabasının en büyük özelliği bebeğiniz 15kg olana kadar rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Koltuğu geniş bir hacme sahip ve incelediğimde gayet yumuşak ve sağlam bir yapısı var. Aynı zamanda iskeleti çok dayanıklı duruyor. Tek eksi yönü katlandığında bayağı bir yer kaplaması ancak bu benim için büyük bir sorun değil.   Sürüş konforu çok iyi manevra yaparken çok rahatlıkla dönebiliyorsunuz herhangi bir ekstra güç sarf etmenize gerek yok. İlk görünüşte heybetli bir yapısı var, tekerleri 25 cm çapında ancak kullanırken çok çok rahatlık sağlıyor. Bu lastikler sayesinde bebeğin zeminden gelen titreşimleri hissetmeyeceğini düşüyorum. Tabi daha üzerinde bebek varken hiç kullanamadık :) tecrübelerimizi sizlere anlatacağız.

Maxi Cosi Pebble Ana Kucağı

İlk yıl bebek arabasının koltuğu bebeklere büyük geleceğinden Maxi Cosi Pebble ana kucağını aldık. Ana kucağından şimdilik fazlaca memnunuz, hem kullanılan kumaştan hem fiziksel yapısı çok iyi. Yeni doğan bebekler için ayrıca bir bel desteği mevcut ve bebeklerin kafa yapıları çok narin olduğundan baş peti yerleştirmişler. Ve kız bebeğimiz olacağından tabi ki de rengimiz pembe. Maxi Cosi bebek arabamız ile de çok yakıştı.


Maxi Cosi ana kucağını aynı zamanda ilk bir sene için oto koltuğu olarak da kullanabiliyorsunuz. Arka koltuk da arkaya bakacak şekilde koltuğa yerleştirip emniyet kemeri ile sabitleyebiliyorsunuz. Emniyet kemeri ile ana kucağının nasıl sabitlendiği internette videolarda gösterilmektedir.

Rabbim inşallah Eylül Masalımız ile beraber kullanmayı nasip eder.

Boba Carrier 4G

Önceki yazılarımda bahsetmiştim sizlere aralık ayında anne bebek fuarındaydık. O fuarda Boba firmasının tanıtım standında eşimin de önceden tanıdığı Hülya Hanım ile uzun uzun konuştuktan sonra Boba Carrier 4G bebek taşıyıcı ürünü almaya karar verdik.



Belki de benim en çok sevdiğim ürünlerden biri bu. Yeni doğan bebekler için kullanılsın diye iç kısmında bir aparat yapmışlar ama tahminimce 3-4 aylıkken ancak kullanmaya başlarız. İlk aylarda içerisinde çok da rahat edeceğini düşünmüyorum. Ürünün kumaş yapısı çok sağlam her türlü ayrıntı düşünülmüş hem belden hem omuzlardan bağlamalı, bebeğin ileriki aylarda ayağını koyacağı aparatlar mevcut, 2 adet cebi var telefon, cüzdan vs. koymak için. Genel olarak siyah renk hakim ürüne ve ön tarafında en çok görünen kısım sizlerin de isteğine bağlı olmak üzere çeşitli desenlere sahip modeller bulunmakta. Bence bizim seçtiğimiz renk en güzeli.

Ürünün kullanım kolaylığı konusunda bir fikrim yok ileri ki yazılarımızda tecrübelerimizi paylaşacağız.

Sağlıcakla kalın, her şey gönlünüzce olsun…